Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Kültür - Tarih, Reddiyeler


Tarihimizin En Büyük Yalanı!

Tarihimizin En Büyük Yalanı!

Tarihimizin en büyük ve en hain yalanlarından biride; “Araplar Osmanlı’ya ihanet etti” ve “Araplar Osmanlı’yı arkadan vurdu” yalanlarıdır. Peki meselenin aslını Medresetül Mahmudiyye farkı ile okuyunuz…

Araplar Osmanlı’yı Arkadan Vurmadı

Osmanlı arşivinde 5 bine yakın belgeyi inceleyen araştırmacı yazar Sebahattin Arslan, yaygın kanaatin aksine Araplar’ın Osmanlı’ya yardım ettiğini söyledi.

Arslan:
-”Arapların, Türk-Arap ilişkilerinde kırılma noktaları olan Balkan Savaşları’nda açıktan, Birinci Dünya Savaşı’nda ise el altından Osmanlı’ya yardım ettiklerini tespit ettik”

-”Şu anda yardım ettiğini kesin olarak belirlediğimiz ülkeler Kuveyt ve Bahreyn yöneticileri ve halkıdır”

-”Osmanlı’nın bu yardımlara karşı teşekkür ettiğini, nişan verdiğini tespit ettik”

Osmanlı arşivlerinde 5 bine yakın belgeyi inceleyen araştırmacı yazar Sebahattin Arslan, Osmanlı-Arap ilişkilerinin kırılma noktası olan Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı dönemlerinde, yaygın kanaatin aksine Arapların Osmanlı’ya yardım ettiğini ileri sürdü.

Arslan, yaptığı açıklamada, Osmanlı arşivlerinde, Körfez ülkeleriyle ilgili bulunan belgeleri uzun zamandır incelediğini belirtti.

Belgelere bakıldığında, Osmanlı ve Körfez ülkeleri arasında çok ciddi ve güçlü bir ilişkinin bulunduğunu ifade eden Arslan, şunları söyledi:

-”Bahreyn ile ilgili Osmanlı arşivinde şu ana kadar tespit ettiğim 5 bin belge var. Ancak bu sayının 7 bini bulmasını bekliyoruz. Türk-Arap ilişkilerinde kırılma noktaları olan Balkan Savaşları’nda açıktan, Birinci Dünya Savaşı’nda ise el altından Osmanlı’ya yardım ettiklerini tespit ettik. Balkan Savaşları’nda Osmanlı Ordusu ile Kızılay’a, yöneticiler ve halk tarafından toplanan yardımların ulaştırıldığını belirledik. Osmanlı’nın buna karşı teşekkür ettiğini, kendilerine bu yaptıklarından dolayı nişan verdiğini belgeledik. Şu anda yardım ettiğini kesin olarak belirlediğimiz ülkeler Kuveyt ve Bahreyn yöneticileri ve halkıdır. Daha araştırmalarımız devam ediyor. Katar ile ilgili 5-6 bin civarında belgenin olduğunu tahmin ediyorum. Katar’dan da yardım geldiğini düşünüyoruz.”

Cumhuriyet kurulduktan sonra bölgeyle ilişkilerin kesildiğini savunan Arslan, ”Sanki Osmanlı Devleti hiç olmamış gibi, Osmanlı sanki oraya hiç nüfuz etmemiş gibi ilişkiler kopuyor. Bir dönem Osmanlı tarafından bölgenin ileri gelenlerinin emekli maaşları bile ödeniyordu. Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra, sanki yeni bir devletle ilişki kuruluyormuş gibi yapılması bizi şaşırttı” diye konuştu.

Osmanlı Sadece Türklerin Devleti Değildi

Körfez Bölgesi’nin, Osmanlı Devleti’nin bölgesi olduğunu, bu gerçeği başta Araplar olmak üzere herkesin kabul etmesi gerektiğini aktaran Arslan, sözlerine şöyle devam etti:

”Çünkü Körfez ülkelerinin hafızası, geçmişi ağırlıklı olarak şu anda bizde. Tabii bu demek değildir; Osmanlı arşivi dışında bunların hiç mi belgesi yok. İngilizler’in elinde de ciddi bir belge arşivi var. Çünkü Osmanlı’nın her faaliyeti rapor edilmiş. Bizden daha fazla belgeleri var. Ancak bizim belgemiz onların belgelerinden çok daha önemli. Çünkü biz içeriğini biliyoruz. Osmanlı Devleti’nin çok güçlü bir istihbaratı var. Son dönemdeki siyasi olayları da göz önünde bulundurarak, şunları anlatmaya çalışıyorum; Osmanlı, sadece Türkler’in devleti değildi, ortak bir İslam devletiydi. Bu ortak devletin bizim için önemi neyse, onlar için de önemi aynı. O nedenle Osmanlı’ya yardım edilmesi belki bize garip gelebilir ama yapılması gereken şey budur. Birinci Dünya Savaşı’nda lojistik desteğin hangi boyutta olduğunu henüz tam bilemiyoruz. Bu konuyu da arşivlerde yapacağımız çalışmalarla netleştireceğimize inanıyorum.”

-”Bölge insanı Osmanlı’yı kendi devleti olarak görüyor”-

Lojistik yardımın maddi yardımdan daha önemli olduğunu dile getiren Arslan, şöyle konuştu:

”O bölgeyi İngilizler çok iyi bilmez. Eğer Araplar isteseydi, İngilizler’e yardımcı olup, Osmanlı’yı Bağdat ya da Basra’da arkadan çok rahat vurdurabilirdi. Aksine o çöl bölgelerinde Osmanlı ordusunun yanında kalmışlar. Hatta o dönemle ilgili tespit ettiğimiz belgelerden birinde, Kuveyt Şeyhi ‘Şayet Osmanlı devleti burada bozguna uğrar da İngilizler’le yaşamak zorunda kalırsak, biz görünüşte İngilizler’e tabi oluruz ama el altından Osmanlı Devleti bizim dindaşımız olduğu için, onlara her türlü yardımı yapmak boynumuzun borcudur’ diyor. Çok önemli bir belge. Bölge insanı Osmanlı’yı kendi devleti olarak görüyor. Osmanlı ile bir sürtüşmeleri yok ama kendi aralarında sürtüşmeler var. Bu sürtüşme Osmanlı’nın çoğu zaman basiretli valilerinin araya girmesiyle yatıştırılıyor.”

Bölgede Osmanlı ve İngilizler arasında bir mücadelenin olduğunu belirten Arslan, ”1917’ye kadar Osmanlı Körfez’den ayrılmıyor. Bağdat düşünceye kadar Körfez tamamen Osmanlı kontrolünde. Osmanlı için ehemmiyet ve ağırlık açısından Amasra neyse, Bahreyn de ona çok yakındı. Bahreyn, Katar, Kuveyt ve bugünkü Birleşik Arap Emirlikleri, Osmanlı için son derece önemliydi. Hicazın kontrolü ve korunması, doğudan gelebilecek tehlike açısından önemliydi. Bu bölge Osmanlı yıkıldıktan sonra maalesef İngilizlere terk ediliyor, İngilizler’in merhametine bırakılıyor” dedi.

Etiketler:, , ,