Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Mahmudiyye Özel


İstanbul Elden Gidiyor!..

İstanbul Elden Gidiyor!..

İstanbul’un ideal nüfusu en fazla 4-5 milyondur.

Şehir nüfusu şu anda 20 milyonu aşmıştır.

Böyle giderse on yıl içinde 40 milyon olacaktır.

(Rakamlarda mübalağa yoktur…)

Türkiye’yi ve İstanbul’u bir felaketten kurtarmak istiyorsak İstanbul nüfusu derhal dondurulmalı ve bir kişi bile olsa artmasına izin verilmemelidir.

72 milyonluk Türkiye’nin bir şehrinde 20 milyon, daha sonra 40 milyon nüfus toplanması siyasî, sosyal, kültürel, biyolojik depremlere, patlamalara ve yıkımlara yol açar.

İstanbul’un nüfusunu beş milyona indirmek için çok ciddî planlar ve programlar yapılmalıdır.

Nüfus ülke sathına dengeli ve adaletli bir şekilde dağıtılmalıdır.

İstanbul ve civarındaki arazi ve yapılaşma çılgın rantlarına son verilmelidir.

Bütün aydınlar, bütün halk “Türkiyenin bir kısmı niçin böyle boşaltılıyor?” sorusuna cevap aramalıdır.

Büyük İstanbul depremi yaklaşıyor.

Vâli bey: “Bu depremde tahmin edilen ölü sayısını söylemeye dilim varmıyor” diyor.

Ve İstanbul hâlâ çılgınca büyüyor, büyütülüyor.

Depremden kurtulacak vatandaşların çadır kuracağı yeterli alan yok.

Son on sene içinde meydanlara, boş mekanlara, yeşil sahalara binalar dikildi.

Şehrin civarı çepeçevre yüksek bina inşaatı ile dolu. Bunlara insanlar yerleşince, trafik başta olmak üzere her türlü sıkışıklık daha da artacak, hayat çekilmez hale gelecektir.

Boğaz’a üçüncü köprüyü yapmak çare ve çözüm değildir.

Üç değil, on üç köprü yapılsa problemler halledilmez.

Seksen küsur milyonluk Almanya’nın Berlin’i beş milyon.

Altmış milyonluk İtalya’nın Roma’sı dört milyon…

Çin’deki Şahghay’ın büyüklüğü bize ölçü ve örnek olmaz. Çünkü Çin’in nüfusu bir buçuk milyardır…

Beş milyondan fazla nüfusu kaldıramayacak bir şehre, bunun dört misli nüfus koyarsanız orasını biyolojik ve sosyal bir saatli bomba haline getirirsiniz.

Ancak yirmi tavuğu barındıracak bir kümese seksen tavuk doldurursanız hayvanlar birbirine girer ve bir kısmı ölür, kalanları da stresli ve hasta tavuk olur.

İstanbul, yekun olarak trilyon dolarlık bir rantistan haline gelmiştir.

Mega İstanbul’da mafyalar cirit atmaktadır.

İstanbul halkı trafik derdinden dolayı mutsuzdur, huzursuzdur.

Sabah akşam evden işe işten eve gitmek için bir vatandaş üç saat kaybediyorsa, böyle bir kayıp topyekun iş ve iktisat hayatına büyük darbe vurur.

Vatandaşların yeterli miktarda parklara, yeşil alanlara, korulara, küçük sun’î göllere ihtiyacı vardır.

İstanbul’un sağlıklı nefes almaya, temiz havaya ihtiyacı vardır.

Türkiye gibi yüzölçümü geniş bir ülkede göklere yükselen toplu meskenler, rezidanslar yapmak çok yanlıştır.

İnsanlar küçük bahçeli müstakil evlerde mutlu olur.

Ev mal değil yuvadır.

Devleşen şehrin âsâyişini, huzurunu, güvenini korumak çok zordur, hattâ bir sınırdan sonra imkansızdır.

İstanbul’u bekleyen büyük tehlikeler:

1. Büyük deprem…

2. Boğaz’da yanıcı, patlayıcı, parlayıcı madde yüklü iki geminin çarpışması…

3. Ortadoğu’da, Balkanlarda, Kafkasya’da patlak verecek ve Türkiye’ye de sıçrayacak bir savaşta mega kentin ekmeğini, suyunu, kışın yakıtını sağlamak çok zor olacaktır.

Bir teklif: Çürük binalarla dolu geniş mekanlara sağlam rezidanslar yapılacağına, halk uzak yerlere kaydırılmalı, yıkılacak binaların yerine yeşil sahalar, korular, küçük göller yapılmalıdır.

İstanbul’un nüfusunu beş milyona indirmek mümkün müdür?

Böyle bir şey muhal ve mümteni (kesinlikle olmaz) olmadığına göre elbette mümkündür.

Lakin bunun için önce niyet lazımdır.

Sonra plan ve program.

Üçüncü olarak irade.

Dördüncü olarak mâlî imkan.

Gazetelerin, dergilerin, tv’lerin, aydınların, yazarların, düşünürlerin, üniversitelerin dev İstanbul faciası konusu üzerinde niçin yoğunlaşmadıklarına şaşmamak kabil değildir.

Bu konuda olumlu/yapıcı olmak şartıyla alabildiğine tartışılmalıdır.

İstanbul çökerse Türkiye de çöker.

İstanbul iyi olursa Türkiye de iyi olur.

İstanbul’un bugünkünden daha büyük olması millî bir felaket olur.

M.Ş.Eygi