Kadir Gecesi & Bu Gece Nasıl Değerlendirilir?
Ümmetin ittifakı ile Ramazan ayının 27. gecesi, KADİR gecesidir. Yüce Rabbimizin lütuf ve keremi ile pek şerefli ve mübarek olan bu geceyi idrak etmiş bulunuyoruz. Yüce Rabbimize sonsuz şükürler ve hamd–ü senalar olsun. Gönüllerimiz, bir taraftan maddî ve manevî birçok hikmeti, rahmeti, bereketi ve mağfireti bünyesinde barındıran Ramazan ayının sonuna yaklaşmanın hüznünü, diğer taraftan da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir Gecesi’ne ulaşmanın heyecan ve mutluluğunu yaşamaktadır.
Kur’ân–ı Kerim’in inmeye başladığı bu gecenin, biz Müslümanlar nazarındaki yüce kıymeti hiç şüphe yok ki sonsuzdur. Binaenaleyh bu mübarek gecede, Kur’ân–ı Kerim’in inmeye başlamasıyla insanlığı küfürden imana, dalâletten hidayete, cehaletten ilme, zulmetten nura, düşmanlıktan kardeşliğe götüren en büyük dünya inkılâbının vuku bulduğunu düşünerek, bu geceyi huzur ve huşu içerisinde ihya etmeye çalışmalıyız.
Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz: “Her kim iman ederek ve mükâfatını sadece ALLAH Teâlâ’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları mağfiret olunur. Yine her kim de faziletine iman ederek ve mükâfatını sadece ALLAH Teâlâ’dan bekleyerek Kadir Gecesi’nde kalkarsa (namaz kılar, ibadet ederse), geçmiş günahları mağfiret edilir” buyurmuşlardır.
İman, her işimizde temel şarttır. Yapılan her ibadet de ALLAH rızasını gözeterek, mükâfatı sadece ve sadece O’ndan bekleyerek (ihtisap) ifa edilmelidir. Hadis-i şerifteki bu iki şart, ibadetlerin başka maksatlarla da yapılabileceğini; fakat bunların hiçbir olumlu sonuç vermeyeceğini anlatmaktadır. Âdet olduğu için değil, içinden gelerek Kadir Gecesi’ni değerlendirmeye çalışmak önemlidir. Bunun sonucu ise, geçmiş günahlardan arınmaktır. İnsanın geçmişi, sırtında bir kambur gibi daima kendisini takip eder. Günah ve vebal yükü altındaki insan, böylesi fırsatlarda işte o yükten kurtulma imkânını yakalar. Bu son derece rahatlatıcı bir sonuçtur. Yeni doğmuş gibi hayata yeniden başlamayı kim istemez?
Kadir Gecesi, Hangi Gecedir?
Kadir Gecesi’nin, Ramazan-ı şerif ayının hangi gecesi olduğu kesin ve net bir şekilde belli değildir. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: “Kadir Gecesini, Ramazan-ı Şerif ayının son on gününde, son on gününün tek gecelerinde araştırınız”… diye emir buyurmakla, Kadir Gecesi’nin son on günün tek, yani 21, 23, 25, 27 ve 29. gecelerinde gizlenmiş olduğuna işaret etmiştir.
Bunda da birtakım hikmetler bulunmaktadır. Çünkü Kadir Gecesi’nin açık şekilde bilinmesi bir kısım insanları tembelliğe itebilirdi. O gecenin kesin olan feyz ve mağfiretine güvenerek diğer günlerin değerlendirilmesi ikinci, üçüncü plana atılabilirdi. Halbuki Cenâb-ı Hak, feyiz, rahmet, selamet ve bağışlanma dolu bu mübarek geceyi Ramazan ayında gizleyerek bu ayın bütün gecelerinin, hiç değilse son on gününün gecelerinin ihya edilmesini murad etmiştir.
Bu gecenin şeref ve değerinden yararlanmak isteyen Müslümanlar, Ramazan ayının hemen hemen her gecesini Kadir Gecesiymiş gibi değerlendirmeye çalışacaklardır. Bu da onların çok hayır kazanmasına vesile olacaktır. “Meçhulde bereket vardır” sözünün anlamı da böylece gerçekleşmiş olacaktır. Nitekim ariflerden biri, zaman ve insanın değerini belirtmek üzere, “Her geceni Kadir bil, her geçeni Hızır bil” demiştir.
Kadir gecesinin gündüzü
Kadir Gecesi’nin gündüzünü de gecesi gibi ihya etmek gerekir. Çünkü onun da fazileti, gecesi gibi büyüktür. Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimiz: “Dört gece vardır ki, geceleri gündüzleri, gündüzleri de geceleri gibi (faziletli)dir. O gün ve gecelerde ALLAH Teâlâ, yağmur ve bereketi bol bol ihsan eder, insanları cehennemden azad eder, çok miktarda atâ ve ihsanda bulunur. Bunlar; Kadir Gecesi ve sabahı, Arefe gecesi ve sabahı, Berat gecesi ve sabahı, Cuma gecesi ve sabahı” buyurmuşlardır.
Kadir gecesi vazifelerimiz
Binaenaleyh yapacağımız ibadet ve duaların muhakkak kabul olunacağına ve ALLAH Teâlâ’nın biz kullarına olan ikram ve izzetinin bol olacağına inanarak, Kadir Gecesi ve gündüzünü şöylece ihya etmeye çalışmalıyız:
Bu mübarek gecede, kusur ve günahlarımızdan tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. En azından “Estağfirullah” demeliyiz. Çünkü Cenab–ı Hakk’ın bu gecedeki ve gündüzündeki büyük rahmeti, mağfireti ve bağışlaması hiç şüphe yok ki, ona talih ve lâyık olanlar içindir. Öyle değil mi? Kusurlarını, günahlarını idrak etmeyen veya edip de bunlarda hâlâ ısrar edenler, afv–ü mağfiret ihtiyacı içinde oldukları hâlde tövbe ve istiğfarda bulunmayanlar, mağfiret–i ilâhiyyeye nereden ve nasıl nail olacaklardır? Yapılacak tövbe samimî ve gerçek olmalı, bir daha o günaha dönülmemelidir. Tövbe dil işi değil; kalp işidir. Tövbe; vücudun bütün azalarının Cenab–ı Hakk’ın emrine dönmesi demektir. Sözü papağan da söyler; ama idrak etmeden söyler. Hâl değişmeli ki, tövbe makbul olsun. Kul hakkı varsa, mutlaka helâlleşmek gerekir. ALLAH Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Samimî bir tövbe ile ALLAH Teâlâ’ya dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde ALLAH sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nurları aydınlatıp gider de: “Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin”1 derler.”
Kadir Gecesi’ni idrak eden herkes, ALLAH Teâlâ’nın:
“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! ALLAH Teâlâ’nın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü ALLAH bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok mağfiret edici, çok merhamet edicidir.”2 müjdesinin farkına vararak kendi özüne dönmeli, ümitlerini canlandırmalı, bağışlama ve bağışlanma duygularını güçlendirmelidir.
Bu ayet–i kerimede ALLAH Teâlâ’nın rahmet ve muhabbetinin sonsuzluğu ifade edilmektedir. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Her insan bu ilâhî rahmetten istifade edebilir. Ancak şu hususa dikkat etmek gerekir ki, “ALLAH Teâlâ’nın rahmetinden ümit kesmeyin.” demek, “günah işlemeye devam edin.” demek değildir. Bundan maksat, en günahkâr insanların bile tövbelerinin kabul edileceğini bildirmek, dolayısıyla bir an evvel kötülükten vazgeçip ALLAH Teâlâ’ya dönmelerini teşvik etmektir. Çünkü tövbe kapısı daima açıktır. ALLAH Teâlâ kulunun tövbe etmesini, günahını itiraf etmesini sever. “Eğer kullar günah işlemeseydi, ALLAH Teâlâ’nın gaffarlığı nerede kalacaktı?” diyor, büyükler. Gaffarlığı, Gafur ve Rahîm olması, günahları affetme sıfatının olması, o zaman nereden anlaşılacaktı? Kısaca, tövbe, sadece belli günahları işleyenlerin başvuracağı bir af kapısı değil, herkesin yapması gereken bir ibadettir. Ruhu arındırmanın en güzel yollarından biridir. Kur’ân–ı Kerim, ameli ne olursa olsun, istisna koymaksızın herkesi tövbeye davet etmekte ve şöyle buyurmaktadır:
“…Ey Mü’minler! Hep birden, bütün günahlarınızdan ALLAH Teâlâ’ya tövbe ediniz ki, felaha, kurtuluşa eresiniz.”3 Ruhî olgunluğun doruğuna yükselmiş Peygamberlerle insan arasında bu bakımdan fark yoktur. Sevgili Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
“Ben günde yüz kez tövbe–istiğfar ederim.” buyururken bu gerçeğe işaret etmektedir. Bu itibarla, idrak edeceğimiz Kadir Gecesi’ni eşsiz, bir fırsat bilelim ve hayatımızın son kandili gibi kabul edelim. Kandil gecelerinin, ömür yapraklarının birer birer koptuğu, son Kadir Gecesi’nden bu yana bir yıl daha yaşlanıldığını unutmayalım. Her anın, her zaman diliminin gereğini yapabilenler, hayatlarının sonunda pişman olmayacaklardır.
Salât-ü Selâm okumalıyız. Hz.Peygamber (S.A.V.) efendimize hiç olmazsa bir salât-ü selâm okumalıyız. Can-ı gönülden, “es-Salâtü ves-selâmü aleyke ya ResûlALLAH” demeliyiz.
Kur’ân-ı Kerim okumalı veya dinlemeliyiz. Kur’ân–ı Kerim’in inmeye başladığı böyle mübarek bir gecede yapacağımız ibadetlerin en önemlisi: Kur’ân–ı Kerim’i okumak, dinlemek ve anlamı üzerinde düşünmektir. Çünkü Kur’ân–ı Kerim Cenab–ı Hakk’ın insanlığa son mesajıdır. O’nun iyi anlaşılması ve uygulanması hâlinde insanlık mutlu olacaktır.
Kadir Gecesi’ni idrak edip ihya ederken bir de şu hususu iyice düşünmemiz gerekir. Kadir Gecesi neden mübarek, büyük bir gece oldu? Çünkü Kur’ân–ı Kerim bu mübarek gecede Hz. Peygamber Efendimize indirilmeye başlanmıştır. O hâlde bu mübarek gecede Kur’ân–ı Kerim ile olan ilgi ve alâkamızı, münasebetimizi iyice gözden geçirmemiz gerekiyor. Kur’ân–ı Kerim’i biz okuyabiliyor muyuz? Eşimiz ve çocuklarımız okumasını biliyor mu? Kur’ân–ı Kerim’i şahsî hayatımıza, iş hayatımıza ve ev hayatımıza uygulayabiliyor muyuz?
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: “Kur’ân-ı Azimü’ş-şân bazılarına şefaat, yardım edici ve şefaati makbuldür. Bazılarına karşı haklı bir davacıdır. Her kim onu önüne koyar, ona uyarsa, Kur’ân onu cennete götürür. Her kim onu arkasına koyar, onunla amel etmezse, onu da cehenneme sevk eder.” buyurmuştur. Şimdi bir düşünelim, iyice tefekkür edelim:
a) Bugün ölsek, Kur’ân–ı Kerim bizim hakkımızda şefaatçi mi olur? Yoksa davacı ve şikâyetçi mi olur?
b) Kur’ân–ı Kerim bizim hayatımızın neresinde? Evet, iş hayatımızın neresinde, ev hayatımızın neresinde?
Evet, bütün bu hususları iyice gözden geçirmemiz ve eksikliklerimizi telâfi etmeye karar vermemiz gerekir. İşte o zaman gerçek manada Kadir Gecesi’ni idrak ve ihya etmiş oluruz. Yoksa biraz istiğfar, biraz dua ve biraz da kaza ve nafile namaz kılmakla kendimizi avutmayalım. Bir düşünelim! Biz neyi kutluyoruz? Kur’ân–ı Kerim’in Peygamber Efendimize inmeye başlamasının yıl dönümünü… O hâlde şahsî, ev ve iş hayatımıza Kur’ân–ı Kerim hâkim olmadan Kadir gecesi kutlanır mı? Gelin–damat olmadan düğün yapılır mı?
ALLAHu Teâlâ’ya tam bir huşu içinde dua ve niyazda bulunmalıyız. Çünkü dua, ibadetlerin özüdür, sınırlı varlık olan insanın Kadir–i Mutlak’ı imdada çağırmasıdır. Dua, kulluk esprisi içinde ve sıradan isteme anlamlarının ötesinde, ALLAH Teâlâ’nın rablik ve ilâhlık hakikatine en köklü bir sığınma hâdisesidir. “De ki: Kulluk ve duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin ki!”4 âyet–i kerimesi buna işaret eder.
Kadir Gecesi, yalnızca namaz kılınmaz. Dua edilir, Kur’ân–ı Kerim de okunur. Bunlar da sünnettir. Hatta Süfyan–ı Sevrî: “Kadir Gecesi dua ve istiğfar etmek, namazdan sevimlidir. Kur’ân–ı Kerim okuyup sonra dua etmek daha güzeldir.” demiştir.
Kadir gecesi okunacak dua
Bu sebeple, idrak ettiğimiz şu mübarek gecede, içimizi ve dışımızı bilen Rabbimize ellerimizi ve gönüllerimizi açıp dua edelim. “Bana açılan dua ellerini boş olarak geri çevirmek benim şanıma yakışmaz.” buyuran Rabbimizin bu vadinden istifade ederek, açık olan tövbe kapısına iltica edelim. Tövbe edelim; O, tövbemizi kabul eder. Yüce Rabbimizden mağfiret isteyelim, bizleri affeder. O, bizlere ana ve babalarımızdan daha şefkatli ve merhametlidir. Hz. Aişe (R.Anha) validemiz, Resûlullah (S.A.V.) Efendimize:
– Ya ResûlALLAH! Kadir Gecesi’ne ulaşırsam nasıl dua edeyim? diye sormuş. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de:
اللهم إنك عفو كريم تحب العفو فاعف عني
“ALLAHümme! İnneke afüvvün, kerimün tühibbü’l-Afve fe’fü annî. = Ey ALLAH’ım!.. Sen çok affedicisin, kerimsin, affetmeyi seversin, beni de affeyle, de!.” buyurmuş.5
Yâ Rabbi! Kulluk borcu olarak ve sırf ilâhî rızanı kazanmak niyeti ile bugüne kadar tuttuğumuz oruçları, huşu içinde kıldığımız namazları ve okuduğumuz hatim ve mukabeleleri dergâh–ı izzetinde kabul eyle. Ya Rabbi! Cümlemizi rahmetine gark eyle. Mağfiretine nail eyle. Yeryüzünün neresinde olursa olsun, Müslümanlara zulmeden bu zalimleri–kâfirleri sana havale ediyoruz, ya Rabbi! Sen Müslümanları halâs eyle! Âmin, ya Rabbel–âlemin ve ya Erhame’r–rahimîn.
Hz. Peygamber Kadir Gecesi’nin de içlerinde bulunduğu Ramazan ayının son on gününde itikâfa girerek kendisini ibadete verirdi. Onun bu fiilî sünnetinden anlaşılmaktadır ki, Kadir Gecesi’nde namaz kılmak, Kur’ân–ı Kerim okumak, dua etmek ve tefekkürde bulunmak sünnettir. Bunların hepsini bir araya getirmek ise, daha isabetli bir davranış olur. Hatta aynı şeylerin Kadir Gecesi’nin gündüzünde de yapılması uygun olur. Bu gecenin öyle bir anı vardır ki, o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tövbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir. Bu da kişinin imanını tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler, Ramazan ve kandil geceleri gibi mübarek gecelerin feyzinden istifade edebilmek için en azından o gecenin akşam, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle camide kılmaya özen göstermelidirler.
Namaz kılmalıyız. Kadir Gecesi ve gündüzündeki namazları cemaatle kılmaya son derece gayret göstermelidir. Kaza namazı bulunan kimseler, bu namazlarını kaza etmeye çalışmalıdırlar. Sadece farz namazları ve vitir namazı kaza edilmektedir. Sünnetler kaza edilmiyor. Kaza namazı kılarken bir defa ezan okunur ve her bir farz namaz için ayrı ayrı kamet getirilir. “Ya Rabbi! Vaktinde kılamadığım ilk (veya en son) sabah namazının farzını kaza etmeye niyet ettim” şeklinde niyet edilir, tekbir alınır ve namaza durulur. Diğer namazlar için de böylece niyet edilir. Kaza namazlarını kılarken hepsini aynı yerde değil de, ayrı ayrı yerlerde kılmak, yerlerin şahit olması ve secde ile şereflenmesi bakımından daha faziletlidir.
Üzerinde namaz borcu olan kimsenin bu gecede hiç olmazsa bir günlük namaz kaza etmesi uygun olur. Böylece hem borcunu öder, hem de geceyi ihya etmiş olur.
Tekellüf yani zorakilik-bitkinlikten kaçınılmak suretiyle nafile namaz da kılınmalıdır. Kadir Gecesi namazının muayyen bir şekli yoktur. Ancak bu gece kılınması tavsiye edilen namaz hakkında deniliyor ki: Kadir Gecesi namazının en azı iki rekat, ortası yüz rekat, en çoğu da bin rekattır. Bu namaz iki rekat kılındığı takdirde her rekatında iki yüz ayet-i celile okunmalıdır. Yüz rekata kadar kılındığı takdirde, her rekatında Fatiha-ı Şerif’den sonra “Kadr (inna enzelnahü) süresi”, üç kere de ihlas (kulhuvellah) suresi okunup her iki rekat da bir selam verilmelidir. Sonra da dua yapılmalıdır.
Kadir gecesi kılınacak namaz
Ayrıca bu gece, şöylece 4 rekat Kadir Gecesi Namazı kılınması tavsiye edilir: 1.Rekatta : 1 Fatiha, 3 İnna enzelnâhü… 2.Rekatta : 1 Fatiha, 3 İhlası Şerif …3.Rekatta : 1 Fatiha, 3 İnna enzelnâhü… 4.Rekatta : 1 Fatiha, 3 İhlası Şerif okunur. Namazdan sonra: 1 defa “ALLAHü ekber, ALLAHü ekber. La ilahe illalahü vellahü ekber. Alahü ekber ve lillahil hamd.” …100 defa Elem neşrah leke… 100 defa İnna enzelnâhü…. 100 defa “ALLAHümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fe’fü anni” okunup dua yapılır. Mümkünse, kandil gecesi olması sebebiyle bir de tesbih namazı kılınır. Secde âyet-i kerimeleri okunup, secdeler yapılır. Dua edilir.
Üzerinde kaza namazı bulunan kimselerin bu gibi mübarek gecelerde nafile namaz yerine kaza namazı kılmaları daha yerinde olur. Bu sebeple kaza namazı olan kimseler bol bol kaza namazı kılmalı ve bu gece kılınacak bütün nafile namazları, kaza namazı olarak niyetlenmeli ve öylece kılmalıdırlar. Bir günde sabah namazı: 2, öğle namazı: 4, ikindi namazı: 4, akşam namazı: 3, yatsı namazı: 4 ve vitir namazı: 3 rekat olmak üzere toplam 20 rekat farz ve vacip namaz vardır. Demek ki 5 günlük kaza namazı kıldık mı, toplamı 100 rekat yapar, 100 rekat kılmış olur. ALLAH Teâlâ afv ü mağfiret eylesin, kabul etsin. Âmin.
Kabirleri ziyaret etmeliyiz. Kadir Gecesi’nin gündüzünde mezarlar, bizden dua bekleyen yakınlarımızın kabirleri ziyaret edilmeli, ruhlarına Kur’ân–ı Kerim okunmalı, dua edilmeli, onlar için de ALLAH Teâlâ’dan afv–ü mağfiret dilenmeli, böylelikle ruhları şad edilmelidir. Bütün Müslümanların ruhlarına Kur’ân–ı Kerim okunmalıdır. Ayrıca bütün Müslümanların mağfiret–i ilâhiyyeye, maddî ve manevî bütün hayırlara bereketlere nail olmaları, yeryüzünden zulüm ve küfrün kalkıp İslâm’ın hâkim olması için de içtenlikle dua edilmelidir.
Çocuklarımızla ilgilenelim. Dinimizce aziz ve mübarek kabul edilen diğer zamanlar, geceler gibi bu mübarek gece hakkında da aile efradımıza, özellikle çocuklarımıza lüzumlu bilgileri vermeli, mana ve ehemmiyetini anlatmalı ve benimsetmeliyiz. Böylece onların da bu gecenin feyzinden istifade etmelerine vesile olalım. Bu sebeple bu gece çoluk–çocuğu sevindirelim. Bu gece kırık kalpleri onaralım, ebeveynlerimizi ziyaret ederek dualarını almaya çalışalım. Akraba, eş–dost yakın ise, bizzat ziyaret edelim, ziyareti mümkün olmayanlar mektupla, telefonla, telgrafla veya mesajla tebrik edelim. Öksüzlere, kimsesizlere ve yardıma muhtaç olanlara yardım edelim.
Hayırda bulunalım
Kadir gecesi ve gündüzünde fakir fukarayı, yetim ve kimsesizleri görüp gözetmek, ihtiyaç içerisinde kıvranan din kardeşlerimizin yardımlarına koşmak, onlara imkânlar ölçüsünce tesaddukta bulunmak mutlaka yapmamız lâzım gelen bir husustur.
dipnot
(1) Tahrim sûresi: 8
(2) Zümer sûresi: 53
(3) Nur sûresi: 31
(4) Furkan sûresi: 77
(5) Tirmizi; Deavat:84, No:3513; 5/534
Etiketler:bin aydan hayırlı, kadir gecesi, kadir gecesi ne zaman, kadir gecesi neler yapılır, kandil, mehmet talu, Ramazanın 27. gecesi