Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Makaleler


Ramazan-ı Şerif’in Faziletleri ve Değerlendirme Rehberi

Ramazan-ı Şerif’in Faziletleri ve Değerlendirme Rehberi

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile…

Ramazan-ı Şerif ayı, on bir ayın sultanı ve ayların efendisidir. Kur’an-ı Kerim’in inişi bu ayda başlamıştır. Ramazan-ı Şerif ayı, Allahü Teâlâ’ya (c.c.) itaat ve ibadet, iyilik ve ihsan, mağfiret, rahmet ve rıdvan ayıdır. Ramazan-ı Şerif ayı, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni bulundurmaktadır. Ramazan-ı Şerif ayı, mümin kulun din ile dünya işlerini düzenlediği ve Mevla’sına daha fazla yaklaştığı bir aydır. Ramazan-ı Şerif ayı, sevabını bizzat Allahü Teâlâ’nın (c.c.) vereceği oruç ibadetini içinde bulunduran bir aydır. Ramazan-ı Şerif ayı, duaların çokça kabul edildiği, yüksek faziletlere sahip bir aydır.

Ramazan-ı Şerif ayının fazileti Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde beyan edilmektedir:

“Ramazan-ı Şerif ayı öyle bir aydır ki, insanlara hidayet (doğru yolu gösteren)ve yine hidayet ve Furkan (doğru yolu gösterici ve hakla batılı birbirinden ayırıcı ayetler)dan beyyinat (nice açık deliller)olan Kur’an, onda (ki  Kadir gecesinde levhi mahfuzdan birinci kat semaya)indirilmiştir. Öyleyse içinizden kim o ayda hazır olur (misafir olmayarak bulunur)sa, onu (orucunu)tutsun. Kim de hasta olur yahut bir sefer (yolculuk)üzere ise, o halde başka günlerden (oruç tutmadığı günlere karşılık)sayılı günler orucunu kaza etsin. Allah size kolaylık diler, size zorluk dilemez. (Allahü Teâlâ bütün bunları meşru etti)ta ki (dininin hükümlerini öğrenesiniz)sayıyı (Ramazan-ı Şerif günlerinin sayısını da)tamamlayasınız ve sizi (tutamadığınız günleri nasıl kaza edeceğinizi bilmeye, böylece mesuliyetten kurtulmanın yoluna)hidayet ettiğinden dolayı Allah’ı tekbir edesiniz (büyük tutasınız)ve (bütün bunlara karşılık)şükredesiniz.”[1]

Ramazan-ı Şerif ayı evliya ve Allahü Teâlâ’nın (c.c.) seçkin kulları için keramettir. Ramazan-ı Şerif ayı, göğsün içindeki kalp, insanlar arasındaki peygamber, şehirler içinde Harem-i Şerif gibidir. Deccal’in Harem-i Şerif’e girmesi yasaktır. Şeytan da Ramazan-ı Şerif ayında tutuklu olup bu ayda insanlara zarar veremez. Peygamberler mücrimlere, yani günahkârlara şefaatçidirler. Ramazan-ı Şerif ayı da oruçlulara şefaatçidir. Kalp, marifet nuru ve imanla süslüdür. Ramazan-ı Şerif ayı da Kur’an-ı Kerim okumak nuru ile süslenmiştir. Ramazan-ı Şerif ayında mağfirete kavuşmayan kimse diğer ayların hangisinde mağfiret olunabilir ki? Bunun için kul, tevbe kapıları kapanmadan tevbe etmeli, Hakk’a inabe ve dönme zamanı geçmeden dönmelidir. Ağlama ve rahmet zamanı geçmeden de ağlamalıdır.

Ramazan-ı Şerif ayının fazileti hakkında Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) birçok hadis-i şerifi vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayının birinci gecesi olunca, şeytanlar ve cinlerin şirretleri zincire vurulur, cehennemin kapıları kapatılır ve hiçbir kapısı açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbir kapısı kapatılmaz. Bir münadi (çağırıcı)‘Ey hayır dileyen! (Hakk’a ibadete)gel! Ey şer dileyen! (Günah işlemekten)vazgeç (artık)!’ diye çağırır. Allah’ın (bu ayda, iftar saatlerinde)cehennemden azat ettiği nice kimseler vardır ve bu, her gecedir.”[2]

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar o ayda zincire vurulur.”[3]

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Ümmetime, Ramazan-ı Şerif ayında beş haslet (özellik)verilmiştir ki, onlar kendilerinden evvel hiçbir ümmete verilmemiştir.

  • Oruçlunun ağız kokusu Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.
  • İftar edinceye kadar melekler onlar için istiğfar ederler.
  • Allahü Teâlâ (c.c.), her gün cennetini süsler, sonra (ona hitaben)‘Yakında salih kullarım kendilerinden sıkıntı ve eziyeti atıp sana varacaklar’ buyurur.
  • O ayda azgın şeytanlar zincire vurulur, binaenaleyh başka aylarda yaptıklarına o ayda ulaşamazlar.
  • Ramazan-ı Şerif’in son gecesinde (oruç tutan kullar)affolunurlar.”

O zaman ‘Ya Resulallah! O gece Kadir gecesi midir?’ diye sorulunca Efendimiz (s.a.v.):

“Hayır, lakin çalışan kişiye ücreti işi bitirdiği zaman verilir” diye buyurdu.[4]

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Beş vakit namaz, bir Cuma’dan diğer Cuma’ya kadar, Ramazan da diğer Ramazan’a kadar, büyük günahlardan sakınıldığı takdirde aralarındaki (günah)ları silerler.”[5]

Hazreti Aişe’den (r.anha) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Cuma salim olursa (mümkün mertebe günahsız, huzuru kalple geçerse) bütün günler salim olur. Ramazan-ı Şerif ayı salim olursa büyün sene salim olur.”[6]

Hazreti Ebu Said’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Ramazan-ı Şerif’in ilk gecesi olduğunda gök kapıları açılır. Ramazan-ı Şerif’in son gecesine kadar hiçbir kapısı kapanmaz. Onun herhangi bir gecesinde namaz kılan mümin bir kula mutlaka Allahü Teâlâ (c.c.), her secdesine karşılık bin beş yüz sevap yazar ve ona cennette kırmızı yakuttan bir köşk bina eder ki, onun altmış bin kapısı vardır. O köşklerden her biri de kırmızı yakutla donanmış altındandır. Kul, Ramazan-ı Şerif’in ilk günü oruç tuttuğunda, o günden önceki senenin Ramazan-ı Şerif ayının o gününe kadar geçmiş günahları affedilir. Ve her gün, sabah namazından o gün perdeyle örtülünceye (batıncaya) kadar yetmiş bin melek onun için istiğfar ederler. Ve Ramazan-ı Şerif ayında gece veya gündüz yapmış olduğu her secdeye karşılık kendisi için (cennette) öyle bir ağaç olur ki, bir süvari onun gölgesinde beş yüz sene gider.”[7]

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz cennet, seneden seneye Ramazan-ı Şerif ayı için süslenir ve muhakkak huriler, seneden seneye Ramazan-ı Şerif ayının orucunu tutanlar için süslenirler. Ramazan-ı Şerif ayı girince cennet: ‘Ey Allah’ım! Bu ayda kullarından bana nasip ayır’ der. Huriler de: ‘Ey Allah’ımız! Bu ayda bizim için kullarından kocalar kıl’ derler. Her kim o ayda bir Müslüman’a iftira atmaz ve sarhoş edici bir şeyi içmezse, Allahü Teâlâ (c.c.) o kimsenin günahlarını siler. Ama her kim de o ayda bir Müslüman’a iftira atar veya sarhoş edici bir şeyi içerse, Allahü Teâlâ(c.c.) o kimsenin bir senelik amelini mahveder. Allahü Teâlâ (c.c.) size kendilerinde yiyip, içip lezzetleneceğiniz on bir ayı tayin etti, kendisi için ise bir ayı ayırdı. O halde Ramazan-ı Şerif ayında (günah işlemekte)n sakının. Çünkü o, Allahü Teâlâ’nın (c.c.) ayıdır.”[8]

Hasen babası Malik’ten, o da babası Huveyris’den (r.a.) rivayet etmiştir: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) minbere çıktı. Birinci basamağa çıkınca “Âmin”dedi. Sonra ikinci basamağa çıktı ve “Âmin” dedi. Sonra üçüncü basamağa çıktı ve yine “Âmin” dedi. Daha sonra şöyle dedi:

“Bana Cebrail(Aleyhisselam) gelip:

‘Ya Muhammed(s.a.v.)! Kim Ramazan-ı Şerif ayına erişir de bağışlanmazsa, Allahü Teâlâ (c.c.) o kimseyi (ilahi rahmetinden)uzaklaştırsın’ dedi. Ben de ‘Âmin’ dedim. Sonra Cebrail (Aleyhisselam):

‘Kim ana babasına veya onlardan birine yetişir de cehenneme girerse, Allahü Teâlâ(c.c.) onu (ilahi rahmetinden) uzaklaştırsın’ dedi. Ben de ‘Âmin’ dedim. Sonra yine Cebrail (Aleyhisselam):

‘Sen kimin yanında anılırsın da üzerine salavat getirmezse, Allahü Teala(c.c.) onu (ilahi rahmetinden) uzaklaştırsın’ dedi. Ben de yine ‘Âmin’ dedim.”[9]

İmam-ı Rabbani (k.s.) Hazretleri Mektubat’ında bu ayın fazileti hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Bilinmelidir ki, Ramazan-ı Şerif ayı, çok büyük bir aydır. Bu ayda, namaz, zikir, sadaka gibi yapılan her nafile ibadet, Ramazan-ı Şerif ayının dışında yapılan bir farzı edaya denktir. Bu ayda bir farz eda eden ise, diğer aylarda yetmiş farz eda etmiş gibidir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur ki: “Kim bu ayda bir oruçluya iftar ettirirse günahları affolunur. Boynu cehennemden azat olur ve iftar ettirdiği kişinin ecrinden bir şey eksilmeden bir mislini de iftar ettiren alır.”[10]

Bu ayda kölesinin ve işçisinin işini hafifleteni Allahü Teâlâ (c.c.) affeder ve cehennemden azat eder. Ramazan-ı Şerif ayı girdiğinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bütün esirleri salar ve isteyene izin verirdi.[11]Bu ayda hayırlara muvaffak olan kişiye o senenin tamamında Allahü Teâlâ’nın (c.c.) muvaffak kılması refik (yoldaş) olur. Bu ay huzuru kalp olmaksızın (dağınıklık üzere) geçerse, bütün sene dağınıklık üzere geçer. O halde bu ayı ganimet bilerek bu ayda huzuru kalbi kazanmaya çok çalışmak lazımdır.

Allahü Teâlâ (c.c.), Ramazan-ı Şerif ayının gecelerinden her birinde cehenneme girmeye layık olmuş kişilerden binlercesini mağfiret eder ve bu ayda cehennem kapıları kapanır,[12]şeytanlar zincire vurulur, rahmet kapıları açılır.

İftarı acele yapıp sahuru geç yapmak sünnetlerdendir.[13]Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta çok mübalağa göstermiştir. Çünkü bu hal, ihtiyacı ortaya koymaktan ibarettir ki, kulluk makamına da bu yaraşır. Hurma ile iftar etmek de sünnettir.[14]

Teravih namazını eda etmek ve bu ayda Kur’an-ı Kerim’i hatmetmek sünnet-i müekkede (kuvvetli sünnet)dendir ve çok büyük bereketler kazandırır. Allahü Teâlâ (c.c.) bizi Habibi (s.a.v.) hürmetine muvaffak eylesin. Amin!”[15]

RAMAZAN-I ŞERİF AYINDA YAPILACAK FAZİLETLİ AMELLER

Ramazan-ı Şerif ayının kendisi bizzat faziletlerin membaı olmakla birlikte bu ayda yapılacak olan birtakım ameller de diğer aylarda yapılan amellere göre daha büyük faziletler ihtiva etmektedir. Ramazan-ı Şerif ayında yapılacak olan faziletli amellerin bazıları şunlardır:

  • Ramazan-ı Şerif ayında umre yapmak: Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:“Ramazan-ı Şerif ayında bir umre yapmak, bir hacca denktir.”[16]
  • Ramazan-ı Şerif ayında Cuma namazına devam etmek: Hazreti Bera İbn-i Azib’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Ramazan’daki Cuma’nın üstünlüğü, Ramazan’ın diğer aylara üstünlüğü gibidir.”[17]
  • Ramazan-ı Şerif ayında sadaka vermek: Hazreti Enes’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) ‘Hangi sadaka daha üstündür?’ diye soruldu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Ramazan’daki sadakadır”buyurdu.[18]
  • Sahur yemeği yemek: Hazreti Ebu Said el-Hudri’den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sahur yemeği yemek berekettir. Bir yudum su ile de olsa onu terk etmeyiniz. Şüphesiz sahur yemeği yiyenleri Allahü Teâlâ (c.c.)mağfiret eder. Melekler de onun için istiğfar ederler.”[19]
  • Oruçlu kimselere iftar ettirmek: Hazreti Halid b. Zeyd el-Cüheni’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlunun sevabından bir şey eksilmeksizin onun sevabı gibi sevap alır.”[20]

Hazreti Selman-ı Farisi’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Her kim Ramazan-ı Şerif ayında bir oruçluyu iftar ettirirse, günahlarına mağfiret ve boynunun cehennemden kurtulmasına vesile olur ve oruçlunun mükâfatından bir şey eksiltilmeksizin iftar ettirene de onun bir misli verilir. Allahü Teâlâ (c.c.), bir yudum süt veya su ile oruçluyu iftar ettirene de bu sevabı verir. Bir oruçluyu doyurana Allahü Teâlâ (c.c.) benim havzımdan öyle bir şerbet içirir ki, cennete girinceye kadar bir daha susamaz.[21]

  • Hurma veya su ile iftar etmek: Hazreti Selman b. Amir el-Dabbi’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:“Sizden birisi iftar edeceği vakit hurma ile iftar etsin. Çünkü hurma berekettir. Hurmayı bulamazsa su ile iftar etsin. Çünkü su, temizleyicidir.”[22]

Hazreti Enes (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.)akşam namazını kılmadan önce birkaç taze hurma ile iftar ederdi. Taze hurmayı bulamazsa kuru hurma ile, onu da bulamazsa birkaç yudum su ile iftar ederdi.”[23]

  • İftar etmede acele etmek: Hazreti Sehl b. Sa’d’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar iftar etmeye acele ettikleri müddetçe hayırla yaşamaya devam ederler.”[24]
  • Ramazan-ı Şerif ayında çokça Kur’an-ı Kerim okumak: Ramazan-ı Şerif ayında Kur’an-ı Kerim’i hatmetmek sünneti müekkededir (kuvvetli sünnettir).

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayete göre “Peygamber Efendimiz (s.a.v.)her yıl Ramazan-ı Şerif ayında on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği yıl yirmi gün itikâf yaptı. Her yıl Ramazan-ı Şerif ayında Cebrail(Aleyhisselam) tarafından Kur’an-ı Kerim O’na bir defa arz edilirdi. Vefat ettiği yıl ise O’na iki defa arz edildi.”[25]

Allah dostları, Ramazan-ı Şerif ayı girince Kur’an-ı Kerim ile daha fazla ünsiyet kurarlardı. Hazreti İmam-ı Azam (r.a.), Ramazan-ı Şerif ayı girdiğinde her gün ve gece birer kez Kur’an-ı Kerim’i hatim eder, bir hatim de teravih namazında olmak üzere Ramazan-ı Şerif ayında altmış bir hatim okurdu. Bu ayın feyzinden ve bereketinden faydalanabilmek için bu ayda her Müslüman en az bir kez Kur’an-ı Kerim’i hatmetmeli veya okunmakta olan mukabeleleri takip ederek hatimler yapmalıdır. Zira bu mukabeleler ile Hazreti Cebrail (Aleyhisselam) ile Peygamber Efendimiz (s.a.v.) arasında yapılan mukabele (karşılıklı Kur’an-ı Kerim okuma) sünneti devam ettirilmiş olmaktadır.

Rabbim Receb-i Şerif ve Şaban-ı Şerif ayı boyunca kendisine kavuşmak için dualar ettiğimiz Ramazan-ı Şerif ayını bizlere mübarek kılıp bu ayın feyiz ve bereketi ile manevi terakkiler göstermeyi bütün Ümmet-i Muhammed’e nasip eylesin. (Âmin)


[1]Bakara Suresi: 185
[2]Tirmizi, Savm: 1, 3/66-67, No:682; Nesei, Sıyam: 3, İbn-i Mace, Sıyam: 2)
[3]Nesei, Sıyam: 5
[4]Ahmed İbn-i Hanbel: 2/292
[5]Müslim, Taharet: 16, 1/209, Ahmed İbn-i Hanbel: 2/400
[6]Ali el-Mütteki, Kenzül Ummal: 7/710, No: 21049
[7]Ali el-Mütteki, Kenzül Ummal: 8/470, No: 23706
[8]Ali el-Mütteki, Kenzül Ummal: 8/476, No: 23712; Heysemi, Mecmauz Zevaid: 3/141-142
[9]İbn-i Hıbban, Sahih
[10]Ali el-Mütteki, Kenzul Ummal: 8/477, No:23714
[11]İbn-u Ebi Hatim, el-İlel:661; Ebubekir el-İsmaili, Mucemuş Şuyuh:34
[12]Nesei, Sıyam: 5
[13]Buhari, Savm:45; Müslim, Sıyam:48; Ebu Davud, Sıyam:20; Tirmizi, Savm:13; İbn-i Mace, Sıyam:24; Darimi, Savm:11; Muvatta, Sıyam:6,7; Ahmed b. Hanbel: 5/147, 172, 331, 334, 337, 339; Hakim, Müstedrek:1/431; Beyheki, es-Sünenül Kübra:4/237
[14]Ebu Davud, Sıyam: 21; Tirmizi, Zekat: 26; Nesei, Sıyam: 28; İbn-i Mace, Sıyam: 25; Ahmed b. Hanbel: 4/17,18,213,215
[15]İmam-ı Rabbani, Mektubat:1/45. Mektup
[16]Buhari, Nesei, İbn-i Mace
[17]Deylemi, Müsned-i Firdevs: 4352
[18]Suyuti, Dürül Mensur: 1/449
[19]Ahmed b. Hanbel: 3/44, 4/370
[20]Tirmizi; İbn-i Mace; İbn-i Huzeyme; İbn-i Hıbban
[21]Ali el-Mütteki, Kenzül Ummal: 8/477, No: 23714
[22]Ebu Davud, Sıyam: 21; Tirmizi, Zekat: 26; Nesei, Sıyam: 28; İbn-i Mace, Sıyam: 25; Ahmed b. Hanbel: 4/17,18,213,215
[23]Ebu Davud, Sıyam: 21; Tirmizi, Savm: 10; Darekutni, Sünen: 2/185; Ahmed b. Hanbel: 3/164
[24]Buhari, Savm:45; Müslim, Sıyam:48; Ebu Davud, Sıyam:20; Tirmizi, Savm:13; İbn-i Mace, Sıyam:24; Darimi, Savm:11; Muvatta, Sıyam:6,7; Ahmed b. Hanbel: 5/147, 172, 331, 334, 337, 339; Hakim, Müstedrek:1/431; Beyheki, es-Sünenül Kübra:4/237
[25]Buhari, İtikaf: 17; Ebu Davud, Sıyam: 79; İbn-i Mace, Sıyam: 58; Ahmed b. Hanbel: 2/336; Darimi, Savm: 55

Etiketler:, , , , , , , , , , , , ,