Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » İlanlar


Şehit Hızır Hoca Efendinin Şehadetinin Sene-i Devriyesi!

Şehit Hızır Hoca Efendinin Şehadetinin Sene-i Devriyesi!

15. Asrın Müceddidi Mahmud Efendi Hazretlerinin damadı ve yetiştirmiş olduğu güzide hocalarından olup, kendisi hakkında ” Bu kapıda bazı hocalar mânevi hallerini gizlemeyip âşikâr ettikleri için müridlerimizle bizim aramızda perde olmuş ve bir çok ihvânın kaybedilmesine sebep olmuştur. Hızır Efendi ise ihvan ile aramızda köprü olup birçoklarının kazanılmasına vesile olmuştur.” buyurduğu Hızır Ali Muradoğlu Hoca Efendi 17 Mayıs 1998 tarihinde İsmailağa Caminde bir kuşluk vakti kurşunlanarak şehit edilmişti…

Şehit Hızır Ali Hoca Efendi’nın kısaca hayatı;

1942 Yılında rizede yakup efendi ile Hamdiye Hanım çiftinden dünya’ya gelmiştir. Altı kardeş olup dördü erkek ikisi kızdır. Babası Yakup Efendi, balıkçılıkla uğraşmıştır, Mahalle Camisinin İmamı Mahmud Hoca onda farklı bir hal olduğunu söyler ve küçük Hızır’la yakından ilgilenirmiş. Daha o yaşta bile tefekkür ufkunun ne kadar geniş olduğuna annesinin banyo için hazırladığı sıcak suyu görünce “Anneciğim cehennemde böyle sıcak mı olacak” diye sorması gayet net bir şekilde işaret etmektedir. Bir gün Nuri efendiye gelerek kendisinden Arapça dersi almak istediğini söyler. Nuri Efendi’de kendisine “Sen bana okul derslerinde yardımcı olursan bende sana Arapça okuturum” diye cevap verir. Bu sayede Nuri Efendi vasıtasıyla İsmailağa Camisi İmam Hatibi müstakbel şeyhi ve kayınpederi Mahmud Efendi Hz. (k.s.) ile tanışır. Bu arada “Kırk gün sabah namazını Fatih Camisinde kılan Hızır’ı görür sözüne binaen Sabah namazlarını Fatih Camisi’nde kılmaya başlar.

Kırk’ıncı günün sünnetini kılıp farzı beklerken omuzuna birisi dokunup “Aradığın Hızır İsmailağa Camisindedir” diyerek ortalıktan kaybolur. O günden sonra Hızır Hoca kendisini tamamen tekke’ye verir ve ilmi ve manevi tekâmülünü çok kısa bir sürede gerçekleştirir. Bu hali herkesin dikkatini çekmiştir. Bir gün İsmailağa Camii şerifinde rahlenin başında ders müteâla ederken Şeyhi Mahmud Efendi Hz.(k.s.) gelip kendisine “Hızır hoca kızımı sana veriyorum” diyerek oradan ayrılır. Böylece Hızır hoca şeyhinin damadı olma şerefine de nail olmuştur. Ve bu evlilikten Ali Haydar (1981) ve Ayşe (1988) isminde iki evladı dünyaya gelmiştir.

1991 yılında Çukurbostan camisinde İmamlık vazifesine başlar. Hızır hoca şeyhinin bulunmadığı veya hasta olduğu vakitlerde onun yerine sohbet ederek cemaati teselli ederdi. Bir müddet sonra hanımı rahatsızlanan Hızır hoca ailesinin hizmetine koşmak zorunda kalır. Ancak kendisinde bir bitkinlik emaresi dahi sadır olmaz. Hızır hoca İmamlığı esnasında halkın seviyesine iner sevecen, güler yüzlü ve şakacı bir tavırla insanlara yaklaşırdı. Şehadetinden önceki son hac vazifesinde Efendi Hz. (k.s.)’mizinde huzurunda Kâbe-i Muazzamanın karşısında şöyle dua eder: “Allah’ım! bizlere kocakarılar gibi yatakta değil, aslanlar gibi şehit olarak ölmeyi nasip eyle! Hızır hoca’nın bu duası kabul olur ve takvimler 17 Mayıs 1998’i gösterirken hain bir el tarafından İsmailağa camisinde şehid edilir ve böylece en büyük rütbe olan şehitlik rütbesini de elde etmiştir, hem kayınpederi ve hem de şeyhi olan Mahmud Efendi Hazretleri kendisi hakkında HIZIR HOCA GÜLDÜ, ONU ÖLDÜRENLER EBEDİYYEN AĞLAYACAKLARDIR!” buyurmuştur. Ancak Allah’ü Teâla Hızır hoca’ya olan lütuflarını daha tamamlamamıştır. Şehadetinden birkaç ay sonra şeyhi Mahmud Efendi Hz. (k.s.) Buhara’da Şahı Nakşibend Hz.’lerini ziyaret eder. Manada zuhur eden Nakşibend Hz.’leri “Hızır Efendinin ismi Silsile-i Şerifte okunsun tembihinde bulunurlar. 55 yıllık hayata hayallerin dahi erişemeyeceği derecede büyük hizmetleri sığdıran ve vefat etmesine rağmen kendisini sonsuza kadar yaşatacak bir şehadetle ahirete göç eden Hızır Hocamızı bu şehadet sene-i devriyesinde hayır ile yad eder, bulunduğu alemin bütün güzelliklerini kendisi için Cenab-ı Hak’tan niyaz ederiz…

Bilahare hepimizin üzerinde çok emeği olan Şehit Hızır Ali Hoca Efendiyi için okuyucularımızdan ricamız Hızır Hoca Efendi’nin şehadetini bütün sevdiklerimize hatırlatarak hocamızın ruhuna fatihalar, yasinler ve hatimler bağışlamanızdır.

EHL-İ SÜNNET

Amelleri yükselten itikad güzelliği,
İnancı olmayanın yok hiç özelliği,
Ehl-i sünnet yolunda ölürcesine çalış,
Çalış ki sen bulasın cennette güzelliği.

Gaye cemali bulmak diğerleri bahane,
Bir Müslümanın gönlü olmamalı meyhane,
Gönül ki bir saraydır, yalancının yeri yok,
Tecelli ederse zat doyum olmaz seyrane.

14.01.1996

Hızır Ali MURADOĞLU

YASAL UYARI: Yayınlanan yazı ve haberlerin tüm hakları Medresetul Mahmudiyye’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi  yazı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece sayfadaki paylaşma butonu kullanılarak paylaşılabilinir…