Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Unutulmuş Sünnetler


Sünneti Anlamak

Sünneti Anlamak

Sünnet, sözlük anlamı itibariyle yol, gidiş, tabiat, şeriat, yüz, yüzün görünen yeri, alışılmış yol manalarına gelir. Dini ıstılahta ise, Hz. Peygamber (sav)

Efendimizin söz, fiil ve takrirlerinin bütününü ifade eden bir terimdir. Çoğulu ise, “sünen”dir.

Sünnet, Fıkıh ilminde hüküm elde etme konusunda Kur’ân-ı Kerim’den sonra ikînci temel kaynaktır. “Âllah’a itaat edin, Rasûle itaat edin ve kötülüklerden sakının”, (Mâide Suresi, [5:92]) “Kim Rasûle itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur”(Nisâ Suresi, [4:80]). “Peygamber size ne verdiyse onu alın ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir“ (Haşr Suresi, [59:7]). “De ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân Suresi, [3:31]) ayetleri bunun delilidir.

Hz. Peygamber (sav)’in çeşitli vesilelerle söylemiş olduğu sözleri, sözlü sünneti oluşturur. “Âmeller ancak niyetlere göredir ve herkese niyetinin karşılığı vardır”1 hadisi gibi. Hz. Peygamber (as)’ın namaz kılış ve haccediş şekilleri O’nun fiili sünnetine misaldir. “Ben namazı nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın,”2  “Hac ile ilgili ibadetlerinizi benden alın”3 hadis-i şerifleri sözlü olarak O’nun fiili sünnetine işaret etmektedir. Bazen Hz. Peygamber (sav), görüp işittiği  halde yapılan işlere karışmaz ve karşı çıkmazdı. Onun o  işe karşı çıkmamış olması onu kabullenmesi demekti. Çünkü Peygamber (as), bir iş yapılırken veya bir söz sarfedilirken orada hazır olur da yapılan işe veya söze müdahele ederek düzeltme veya reddetme yoluna gitmezse, bu durum onun o işi veya sözü uygun bulması ve doğru olduğunu hâl dili ile bildirmiş olması demektir. Örneğin Peygamber Efendimiz (as), kabir ziyareti yapan kadınları gördüğü halde onları bundan menetmemiştir. Bu da takriri sünnetin örneği olmuştur.

Sünnet, rivayet yani zamanımıza ulaşması yönü ile de, Mütevatir, Meşhur  ve Âhad olmak üzere ayrıca üç kısma ayrılır. Ahad sünnetin alt bölümleri de vardır ki, böyle bir yazıda o kısımlara inmek istemiyoruz. Ayrıca Sünnetin Kur’an’a nisbetle yeri ve fonksiyonu konusunu da bir başka yazıya bırakıyor ve yazımızı sünnetin gerekliliğine ve onu anlamanın lüzumuna hasrediyoruz.

Peygamberler, Allah tarafından seçilen ve gönderilen, “tevhid” elçileridir ve de getirmiş oldukları tevhid mesajına insanları itaate çağırırlar. Dolayısıyla peygamberlerin iki önemli görevi vardır. Birincisi, Rabbimizden almış oldukları vahyi, insanlara ulaştırma, yani risalet görevi, ikincisi ise, vahiy kaynaklı mesajın yaşanması konusunda, insanlardan itaat edilmesi istenen uygulamaları bizzat tatbik etmeleri, yani iman edenlere bizzat yaşantılarıyla örnek teşkil etmeleridir . Yani Peygamberler, tebliğ etmiş oldukları vahiy bilgilerini eylemleştirme konusunda ilk örnek olmuşlar ve onların örneklikleri kesintisiz devam etmiştir.

Sünneti anlamak ve yaşamak dini anlamak ve yaşamak demektir. Çünkü Sünnet, Kur’ân’la gelen hükmü destekler ve güçlendirir; açıklanmaya ihtiyaç duyulan Kur’ân âyetlerini beyan eder, açıklayıcı hükümler getirir ve Kur’ân’da bulunmayan meseleler hakkında hükümler getirir. Elbette biz dinimizin temel pek çok hususunu, Kur’an’dan öğreniriz. Ancak Kur’ani bir ahlakın ve dış müdahele ile mücadele tarzımızın oluşmasında ve Kur’an’ın bildirdiği hükümlerin uygulanmasında, Peygamberimizin örnekliği bizi yakinen ilgilendirir; bizim için en temel önceliği oluşturur.

Bütün bunlardan dolayı sünneti öğrenmeli, anlamalı ve yaşamalıyız. Çünkü dinimizin bugün bize ulaşmış olan şekli, bilhassa sünnetle yoğrulmuş şeklidir. Temelini Kur’an’da bulan birçok ibadet ve insanlar arası ilişkilerin yaşam biçimi olarak ortaya çıkması, sünnetle olmuştur. Sünneti aradan çıkarırsak birçok ibadeti yerine dahi getiremeyiz. Örneğin, namaz kılamayız, zekat veremeyiz, faiz gibi bir yasağı kavrayamayız, şirket, vakıf gibi birçok kuruluşun yönetim prosedürünü uygulayamayız. Yani sünnet sayesinde dini daha iyi anlar  ve onu hayatımızda tatbik ederiz.

Sünnet bilgisi, bize çeşitli kanallardan ulaşmaktadır. Bugün elimizde yüzbinlerce Peygamber sözünü sayfaları arasında cemetmiş, hadis eserleri mevcuttur. Yani yazılı kaynaklarla sünnet bilgisine ulaşmaktayız. Son zamanlarda Arapça aslından Türkçe’ye de kazandırılan metin ve şerhleri içeren hadis eserleri, insanımızın sünnetten yararlanması adına büyük imkânlar sunmaktadır. Bu eserler vasıtasıyla, karşımıza çıkan problemleri çözme noktasında büyük kolaylıklar edinilmiş durumdadır.

Ayrıca sünneti öğrenme ve yaşatma noktasında ev, aile, cami ve medrese (okul) ortamları da çok büyük önem arzetmektedir. İslami hassasiyetleri daha kuvvetli olan ailelerde, sünnete uygun yaşama biçimi daha küçük yaşlardan itibaren çocuklara da öğretilmekte ve bir yaşama biçimi olarak sünnet ebediyyen onların hayatında yer almaktadır. Yemede, içmede, giyim ve kuşamda, helal ve haramı her merhalede göz önünde bulundurmada sürekli ve tek ölçü, sünnete uygun yaşama kaygısıdır. Bir de beraber yaşanılan toplum içinde gözetilmesi gereken uygulamaların cereyan ettiği yerler vardır ki, bunların başında camiler gelir, bu mekanlarda da sünnet bizim en önemli ölçümüzdür. Sünnet eğitiminde belki en temel ve metodlu eğitim camilerimizde yapılan dersler sayesinde gerçekleşmektedir. Onun için de bilhassa gençliğimizin camilerimizde verilen Kur’an ve Sünnet derslerine katılmalarına gerektiğince dikkat etmemiz gerekmektedir.

Çocuklarımız ve gençlerimiz, Kur’an bilgisinin yanında, O’nun eksiksiz bir uygulaması olan Sünnet sayesinde, kendi kültürlerini bütünüyle içselleştirip, içinde yaşadıkları kültür ikliminin zararlı etkilerinden, kendilerini, Allah’ın inayet ve keremiyle muhafaza etmiş olacaklardır.

1 Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, I; İmân, 41; Müslim, İmâre, 155

2 Buhârî, Ezân, 18; Edeb, 27; Âhad, I

3 Ahmed b. Hanbel, III, 318, 366

Etiketler:, ,