Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Reddiyeler


İlmihal Bilmeyenlerin Tefsir Dersi ile Meşgul Olması

İlmihal Bilmeyenlerin Tefsir Dersi ile Meşgul Olması

İlmihalini, akaidini, fıkhını, İslam ahlakının esasını; özet olarak da olsa usul-i fıkıh, usul-i tefsir ve usul-i hadîs ilimlerini bilmeyen, okumamış olan bir gencin Kur’an tefsiri tahsil etmeye kalkışması yanlış bir metottur.

Kur’an tefsiri okuyabilmek için öncelikle âlet ilimlerini okuyup öğrenmek gerekir.

Sonra da üç usûl ilmini, yani yukarıda saydığım fıkıh, tefsir ve hadîs usûlü ilimlerini.

Tıp öğrencisi, tarih edebiyat hukuk öğrencisi… Bu gibi öğrenciler tezelden icazetli ve ehliyetli bir hoca bulup ondan akaid, fıkıh, ilmihal, ahlak-ı islamiye dersleri almalıdır.

Bunları öğrendikten sonra üç usûl ilmini öğrenmelidir.

Bütün bunları öğrendikten sonra, yine icazetli ve ehliyetli bir üstad nezaretinde Kur’andan dersler okuyabilirler. Dikkat buyurunuz: Tefsir dersleri alabilirler demedim.

Allahü Tealanın on dört sıfatını bilmiyor… Peygamberlerin beş sıfatını bilmiyor… İstibra nedir bilmiyor… Namaz secdesinde ayakların yere nasıl temas etmesi gerektiğini bilmiyor… Sonra da tefsir okuyor… Böyle bir şey, aritmetiğin toplama, çıkartma, çarpma, bölme ameliyelerini bilmeyen birinin yüksek ve derin matematik okumasına benzer.

Kur’an Allahın Kitabı değil mi? Elbette Allahın Kitabı…

Kur’an İslam’ın temel ana kaynağı değil mi?.. Elbette ana kaynağı…

Lakin tefsir okumanın metodu ve şartları vardır. Heva ve heves ile sellemehüsselam tefsir okunmaz.

Kur’anda muhkemat vardır, müteşabihat… Nasih mensuh vardır, tahsis vardır, daha nice incelik vardır.

Kur’anı doğru şekilde tefsir edebilmek için birçok şart vardır. Bunlardan biri de Sünneti, Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) hadîslerini ve hadîslerle ilgili ilimleri iyi bilmektir. Sünnet olmadan Kur’an doğru şekilde yorumlanamaz ve ondan hüküm çıkartılamaz.

Yetmiş iki fırka Kur’anı kendilerine göre tefsir etmektedir.

Bir Ehl-i Sünnet Müslümanı, Kur’anı ancak Ehl-i Sünnet müfessirlerinden öğrenebilir.

Zamanımızda bazı reformcu ve aykırı meal, tercüme ve tefsir yazarları, Bakara suresinin 62’nci ayetini kendi heva ve re’yleriyle (Kur’anın bütününe, Sünnete ve icmâya aykırı olarak) tefsir ederek doğru yoldan çıkmışlardır…

“Bennnn tefsir okuyorum, sen ne okuyorsun?!…”

Akaid, fıkıh, ilmihal ve ahlak-ı islamiye bilgileri Kur’an ve hadîsten çıkartılmıştır. Bu ilimleri öğrenen ve hayata uygulayan Kur’anı ve İslamı öğrenmiş ve uygulamış olur.

Kur’an tilavet edilsin, Kur’an tilaveti dinlensin, Kur’anla aydınlanılsın, Kur’anla şifa bulunsun, Kur’ana uyulsun, Kur’an rehberimiz olsun, lakin Kur’an heva, heves ve re’y ile yorumlanmasın…

M. Ş. Eygi