Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Reddiyeler


Ali Kara Hocaefendi’nin Milli Görüş’ün Son Hali Hakkındaki Değerlendirmesi!

alikarNureddin Şirin’in “Velfecr” isimli sayfada yayınlanan analiz yazısı;

Bazı kardeşlerimiz bize, Milli Görüş ve Erbakan hocadan söz ettiğimizde, İmam Hasan El Benna, Şehid Seyyid Kutub, Allame Mevdudi, İmam Humeyni vb. önder şahsiyetleri, İslami hareket liderlerini hatırlatarak, bu önderlerin gösterdiği yol ve istikamet varken, Milli Görüş vurgusu yapmanın bir yanılgı olduğunu, Milli Görüş hareketinin kimlik ve misyonu ile söz konusu önderlerin ortaya koydukları mücadele yolunun birbiriyle çeliştiğini ifade ederek, bizi sorguluyor, eleştiriyor, bundan da öte, gittiğimiz yoldan sapmakla suçluyorlar.

Bu kardeşlerimizi iyi niyetli görerek, kendilerine şunu hatırlatmak isterim.

Türkiyeli Müslümanlar İmam Hasan el Benna’yı, Şehid Seyyid Kutub’u, Allame Mevdudi’yi, Abdulkadir Udeh’i, Muhammed Kutub’u Milli Görüş hareketi içinde tanıdılar; Milli Görüş hareketi vesilesiyle, bu hareketin sağladığı imkan ve vasıtalarla bu şahsiyetlerin fikirleri, mücadeleleri ve şahsiyetlerini öğrendiler.

Milli Görüş hareketi Türkiyeli Müslümanlardan, özellikle gençlerden İmam Hasan el Benna’yı, Allame Mevdudi’yi tanımasını, onların eserlerini takip etmesini, onların fikirleriyle donanmalarını istedi; buna çalıştı, bunu teşvik etti.

Örneğin, merkezi Kuveyt’te bulunan IIFSO (Uluslar arası Müslüman Öğrenciler Teşkilatları Federasyonu) tarafından basılan Türkçe eserler, Milli Görüş aracılığıyla Türkiyeli Müslümanların eline ulaşmıştı; bizler Şehid Seyyid Kutub’u, Şehid Abdulkadir Udeh’i, Muhammed Kutub’u, Muhammed Hamidullah’ı, öncelikle IIFSO yayınlarından tanıdık. Daha sonra onların eserleri Türkiye’deki yayınevleri tarafından basılmaya başlandı.

Şehid İmam Hasan El Benna’nın Risaleleri basılmaya başlandığında, Fizilalil Kur’an basıldığında bu eserleri Müslümanların alıp okumasını sağlayan, teşvik eden ve özellikle de gençlerin bu fikir ve idealler uğruna yetişmesini isteyen Milli Görüş hareketi idi.

Eğer bu aktardığım bilgilerin doğruluğunda şüphe eden ve yanıltıcı bilgi verdiğimizi düşünen varsa, lütfen o dönemleri yaşayan büyüklerinden ve ağabeylerinden sorsunlar.

Yukarıdaki yazı her ne kadar siyasi bir analiz ise de, aslında Milli Görüş camiası ve İslam’ın dünyaya hakimiyet idealinin neden bu halde başarısız kaldığının acı bir itirafıdır. Şöyle ki, Nureddin Şirin’in yaptığı açıklamalarda bahsettiği zevat ki herkesçe malum olan “Türkiyeli Müslümanlar İmam Hasan el Benna’yı, Şehid Seyyid Kutub’u, Allame Mevdudi’yi, Abdulkadir Udeh’i, Muhammed Kutub’u Milli Görüş hareketi içinde tanıdılar; Milli Görüş hareketi vesilesiyle, bu hareketin sağladığı imkan ve vasıtalarla bu şahsiyetlerin fikirleri, mücadeleleri ve şahsiyetlerini öğrendiler” kişilerdir.

İslam aleminde alim ve aydın münevver olarak bahsedilse bile işin aslını incelediğimiz zaman bu zevatın fikirleri ve mücadele yöntemleriyle asla İslam birliği ümmet ittifakı sağlanamaz. Zira bu zevatın fikirleri kitapları tercüme edilip Türkiye’de yayılmaya başlayınca önce İslam camiasında tefrika ve sürtüşmeler başladı, inkar ve tefrika yayıldı. 1980 ihtilalinden sonra bu gibi reformist düşünceli zevatın kitapları ücretsiz olarak özellikle gençler arasında yayıldı ve iş bu gün ki hale geldi. Şimdi bütün cemaatler ve guruplar içinde yeniden bölünmeler ayrışmalar halen daha devam etmekte, son olarak siyasi sahadaki cemiyetimizin perişan hali içler acısı olarak önümüze serilmiş bulunmaktadır.

En mahrem konuları bile basının önünde tartışmaya girişmiş bir topluluğun haline bakıp, “Allah yolunda kenetlenmiş bir bina … gibi olup cihat etmesi ayeti ve diğer birlik ve ictimayı beyan eden naslar nerede kaldı….” demekten kendimizi alamıyoruz….

Yukarıda bahsedilen zevatın her birini özel incelemeye alırsak yaptıkları güya faydalı gibi görülen çalışmaları mutlaka ehli sünnetin asırlarca tatbikinden bir yönde ayrılmayı değişik mecralara sürüklenmeyi ihtiva ettiğini görürüz. Ekserisi harici ve vehhabi/selefi akımların etkisindeki bu zevat ve takipçilerinin, Milli Görüş dediğimiz İslam’ın cihan şumul davasını temsili asla mümkün olamaz. Zira asırlardır İslamın bayraktarlığını yapan ecdadımız ve diğer İslam padişahları/sultanlar ve halifeler mutlaka bir Allah dostuna tabi olup ondan manevi destek almakla büyük başarılara imza atmışlardı. Şu bahsedilen zevatın hangisi tasavvufu ve Allah dostlarını tam olarak kabul eder? Hepsinde değişik manevi mikroplar gizlidir, ilim ve maneviyat ehli bunu anlar….

Netice olarak siyasi sahada başarılı olmak için demokrat kafayla -daha fazla oy- hedefiyle İslam’a hizmetin yanlış olduğunu anlamamız, az da olsak Allah’ın izniyle galip olacağımızı bilerek ehli sünnetten taviz vermememiz lazım geldiğini anladığımızda inşaallah muvaffak olacağız, ilahi yardıma nail olup İslam’ın yücelmesine vesile olacağız….. Yardım ancak Allah tandır….

Allah dostlarını vesile ederek yardımı celbetmek lazım…. Vesselam….

Ali KARA