Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Mahmudiyye Özel


Üsame er-Rifai – Mahmud Efendi Hz’nin Müceddidliği ve Suriye’de Yaşananlar

Üsame er-Rifai – Mahmud Efendi Hz’nin Müceddidliği ve Suriye’de Yaşananlar

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Lübnan Akkar Müftüsü ve Akkar Şerri Sünni Mahkeme Başkanı Üsame Abdurrezzak El Rıfai, bir gazeteye ile gerçekleştirdiği mülakatta Mahmud Efendi Hazretlerinin 21. Asrın Müceddidi olduğunu nasıl tespit ettiklerini ve Müceddidlik hakkında malumat vererek, Suriye’deki gelişmelerden bahsetti.

“Müceddidlik Dini bir kavramdır”

2010 yılında Marifet Derneği’nin düzenlediği ” İnsanlığa hizmet sempozyumu”‘na katıldığınız ve ödül töreninde alimler adına bir konuşma yaptınız. Bu konuşmada Mahmud Ustaosmanoğlu Hocaefendiyi asrın müceddidi ilan ettiniz. Karar nasıl alındı, kimler katıldı?

Mahmud Efendi Hazretlerinin hayatını, yaptığı işleri, dine davetini araştırdık, baktık ve burada yaptığımız bu açıklamayı kendi kanaatimize bakarak, kıyaslayarak yaptık. Sempozyumda, 450 İslam aliminin önünde Mahmud Ustaosmanoğlu, Müceddid ilan edildi. 450 alim, buna kanaat getirdi ve mutmain oldu. Daha sonra o meclisde olmayan bir takım kimselerle bir araya geldiğimizde kararımızı onlarada izah ettik. Onlarda bu karara destek verdiler. Bu kadar alimin Şehadeti ile gerçekleşti. Bu benim tekelimde olan, benim vereceğim bir paye değil, Müceddidlik, dini bir kavramdır. Bu vasfı bir insana verirken, Allah katında da sorumlu olunacağını düşündüğümüzden, bir insanın gönlünü hoş etmek için verebileceğimiz bir vasıf değil Allah katında sorumlu olduğumuz, yarın hesabını vereceğimiz bir olaydır. Vicdanımızın kanaat ettiği, bu kadar Ulema’da buna itiraz etmedi, kabul ettiği için kalbim müsterih olarak bunu ifade ediyorum.

Suriye’de Yaşananlar

Hizbullah’ın Irak, İran ve Suriye ile Şii Hilali ittifakı kurduğunu ifade eden Lübnan Akkar Müftüsü ve Akkar Şerri Sünni Mahkeme Başkanı Üsame Abdurrezzak El Rıfai, bu ittifakın Suriye’de rejimi desteklediğini ve dolayısıyla Hizbullah’ın da, rejimin yanında yer aldığını söyledi. Yeni Akit’te yer alan röportaja göre Suriye’de olaylarda çocuk, kadın ve yaşlı insanların ölümleri devam etse bile Hizbullah’ın Suriye rejimi konusundaki tutumunun değişmeyeceğini dikkat çeken Rıfai; “Hizbullah şu anda Suriye Müslüman Kardeşler teşkilatı ve Lübnan’daki uzantıları ile görüşüyor. Türkiye’de de bu görüşmeler yapıldı. Hizbullah’ın bu görüşmeleri halkın yanında yer alabileceği şeklinde değerlendirmemelidir. Hizbullah, rejimin düşeceğini biliyor ve devrimden sonra kendi menfaatlerini korumak için böyle gizli görüşmeler yapıyor” dedi.

MÜLAKAT:

Lübnan Akkar Müftüsü ve Akkar Şerri Sünni Mahkeme Başkanı Üsame Abdurrezzak El Rıfai, “Arap Uyanışı ve Ortadoğu’da Barış” Konferansında konuşmacı olmak için geldiği İstanbul’da Akit’e konuştu. Lübnan’da bulunan Sünnilerin lideri konumunda da olan Üsame Abdurrezzak El Rıfai, ülkede iç savaşın yaşandığı Trablus bölgesinde yaşıyor. Her zaman iki tane zırhlı araçla yolculuk yapan zorunda kalan Rıfai’nin iki aracı gidilen yere farklı yolları izleyerek giderken, hangi araçta yolculuk yaptığı ise saklanıyor. Suriye’de ayaklanmaları ve Lübnan Hizbullah’ın tavrını yerinde izleyebilen Rıfai, yaptığı açıklamalarda çarpıcı konulara değindi. Rıfai, Hizbullah’ın Türkiye’de Suriye Müslüman Kardeşler ile gizli toplantılar yaptığını söylerken, Hizbullah’ın İran menşeili olduğunu belirtiyor…

Öncelikle Suriye’deki ayaklanmaya karşı bakışınız nasıl?

Suriye, 1976 yılından 2005 yılına kadar Lübnan’da kaldı. Bu sırada Suriye rejiminin nasıl zalim bir rejim olduğunu yakından tanıma fırsatı bulduk. Suriye, bir demir perde ülkesidir. Suriye’de halkın herhangi bir hakları yok. En ufak bir hak arayışında bile insanlar hapishanelere atılıyor ve kayboluyordu. Suriye dışına da sürgün edilmiş birçok insan da var.

Peki, günümüzdeki ayaklanmanın çıkış sebebi nedir?

Tunus, Libya, Mısır gibi Arap ülkelerinde yaşanan olaylar Suriye halkında da bir özlem oluşturdu. Arap Baharı, Suriye’de bazı gerçeklerin açığa çıkmasına sebep oldu. Suriye’nin Deraa şehrinde 14, 15 ve 16 yaşlarındaki çocuklar, televizyonlardan seyrettikleri diğer ülkelerdeki ayaklanma hareketlerinden etkilenerek, çocukça birtakım duygulara kapılarak, duvarlara “Halk Suriye rejiminin değişmesini, düşmesini istiyor” gibi yazılar yazdı.

Suriye rejimi ise ufak bir etkiye sert bir tepki verdiği için bu çocukları hemen hapse attılar. Suç işlemiş gibi işkence ettiler, tırnaklarını söktüler, gözlerini çıkardılar. Bu çocukların aileleri çocuklarının istediklerinde ise bir türlü istekleri yerine getirilmedi. Hep ertelendiler ve dalga geçildiler.

“Ailelere Hakaretler Edildi”

En sonunda, aileler bir araya gelerek, şehrin idarecisi konumundaki Vali’ye çıktılar. Arap adetlerine göre başlarına taktıkları foşuları çıkarıp, Vali’nin masasına koydular. Bu durum, “Bizim insani şahsiyetimiz çiğnenmiştir, şerefimiz çiğnenmiştir. Biz bu haysiyetimizi siz idarecimiz olan Vali’mizden bize iade edilmesini istiyoruz” demektir… Valinin yapması gereken ise adetlere göre masadaki o foşuları tekrar ailelerin başlarına koyup, “Ben senin şahsiyetine, haysiyetine helal getirmeyeceğim. Senin hakkına sahip çıkacağım demesidir; ama Vali böyle yapacağına başlıkların hepsini toplayıp, çöpe attı, hakaret etti, ailelerin şahsiyetlerini hiçe saydı. Sonra da onlara, “Siz hepiniz geri gidin, bu çocuklarınız bizde. Çocuk istiyorsanız herkes bu gece hanımı ile beraber olsun, birer tane çocuk yapsınlar, yeni çocuklarınız olmuş olur, yapamayacak olan varsa hanımlarını bize göndersin, biz onların yerine çocuk yaparız” şeklinde konuştu. Böylece insanlığa ve vicdana sığmayacak bir söz ile aileleri en hassas oldukları namus mefhumuna dokundular. Suriye’deki ayaklanma da bu şekilde başlamış oldu ve bu hareketin başlamasına sebep oldu. Deraa, kabile bölgesi olduğu için bu gibi olaylar herkesi harekete geçirdi ve halk hemen ateşlendi…

Suriye’de Dış Yardım Halka Değil, Rejime Yapılıyor

Suriye’deki ayaklanmalarda dış müdahale olduğu şeklindeki iddialar doğru mu?

Suriye halkına gerçekten dış ülkelerden yardım olsaydı bugün gördüğümüz bu manzaralar olmazdı. Halk silahsız bir şekilde katliama maruz kalmazdı. En azından bir güvenli bölge kurulurdu. Siz de gazeteci olarak, Halep’e gidip, gördünüz, halkın elinde silah yok. Gerçekten dış müdahale olsaydı halkın elinde silah olurdu. Bir ülkede böyle bir ayaklanma varsa dünyadaki bütün ülkeler menfaatini düşünerek, olaydan ne çıkaracağının hesabını yapar. Bu hesap yapma konusu halka destek değildir.

Suriye’de bir dış destek var ama bu dış destek Suriye halkına değil, Suriye rejiminedir. Suriye rejimine, Hizbullah, İran, Rusya ve Çin gibi ülkeler askeri unsurlar şeklinde bile destek oluyor.

Lübnan Hizbullahı’nın Suriye’deki rejimi desteklemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle Hizbullah, Lübnan’da dış destekli ve dışarıdan Lübnan içerisine ekilmiş, giydirilmiş bir oluşumdur. İran menşeili bir harekettir. Hizbullah, Şia itikadına sahip ve onu yaydığını iddia eden bir harekettir. Irak, İran, Suriye ve Hizbullah arasında bir ittifak vardır. Bu ittifak üzerine yürüdüklerini kendileri zaten açık bir şekilde söylüyor, ayan beyan söylüyor.

Bunlar bir Şii Hilali oluşturma ve bunu muhafaza etme uğrunda beraber hareket ettiklerini zaten saklamıyorlar. Yalnız Hizbullah siyasi bir hareket olarak kendi kararını kendisi verememektedir. Maalesef Lübnan şartlarına göre bir karar verme durumunda değildir. İttifak çerçevesinde kararlar alıp, ona göre hareket edilmektedir.

Bu ülkelerde rejimi destekliyor. Suriye’deki ayaklanmada, Hizbullah’ın rejime askeri ve maddi desteği vardır. Hizbullah’ın şu şekilde bir çelişkisi de vardır. Diğer Arap ülkelerinde devrimler başlayıp, hükümetler devrildiği zaman devamlı yaptıkları açıklamalarda, “Biz Arap Baharı ile beraberiz. Halkları destekliyoruz. Onların yanındayız” şeklinde açıklamalar yapıyorlardı. Ayaklanma Suriye’ye geldiğinde ise rejim ile beraber olduğunu ve beyan etti.

Hizbullahi Türkiye’de Müslüman Kardeşleri ile Görüştü

Suriye’de şu anda çocuk, kadın, yaşlı herkes ölüyor. Suriye’de ne olursa olsun Hizbullah’ın rejime desteğini geri çekme ihtimali var mı?

Hizbullah şimdiye kadar, Suriye’deki rejimin hep yanında olmuştur, karşısında olmamıştır. Bundan sonrada karşısında olacağını düşünmüyorum. Yalnız şöyle bir şey olmuştur. Suriye’deki rejimin bu şekilde gidemeyeceği ve çoğunluk olan bir halkın karşısında zalim bir rejimin ayakta duramayacağı belli olduktan sonra Hizbullah, İran üzerinden devrimden sonraki menfaatlerini korumak adına Müslüman Kardeşler ile gizli görüşmeler gerçekleştiriyor.

Suriye’de Müslümanlar Kardeşler ile Lübnan’daki uzantıları olan kişilerle görüşüyorlar. Bu görüşmelerden birisi de Türkiye’de olmuştur. Yalnız bu görüşmeleri, Hizbullah, “Halkın yanında yer alacak” şeklinde değerlendirmemeliyiz. Tekrar ediyorum Hizbullah’ın, devrim sonrasında menfaatlerini kaybetmeme adına yaptığı görüşmelerdir.

Suriye’deki çatışmalardan Lübnan’a kaçan insanlar Türkiye’deki gibi iyi karşılanmıyorlar. Mültecilere herhangi bir çadırkent bile kurulmuyor hatta Lübnan’a gelmeleri engellenmeye çalışıyor. Bunun sebebi nedir?

Suriye’den, Lübnan’a kaçmış insanlara Lübnan halkı tamamen kucak açmış durumdadır. Halk, kendi imkânları ile sığınmacıların her türlü ihtiyaçlarını karşılıyor. Halkın yapabileceği yardımlar, devlet yardımı gibi olmaz. Lübnan devletinin sığınmacı konusundaki tutumunu değerlendirirsek, öncelikle Lübnan hükümeti seçimle yapılmış meşru bir hükümet olmaktan çıkmıştır.

Lübnan’daki Said Hariri hükümeti, birtakım oyunlarla düşürüldü. Hizbullah hükümeti kendisi aldı. Dolayısıyla şu andaki hükümet Hizbullah hükümetidir. Hizbullah’ın Suriye konusundaki tutumu da zaten bellidir. Tamamen Suriye’deki bozuk düzeni destekliyor. Hatta orada yaşayan Hıristiyan taife ile de ittifak üzeredirler.

En son bir hadise oldu. Hıristiyan yetkililerden bir tanesi Suriye istihbaratı ile anlaşarak, 14 yerde birtakım bombalı saldırı düzenleyerek, Suriye’deki olayları Lübnan üzerine kaydırma amacıyla bir ittifak üzere oldukları ortaya çıktı. Dolayısıyla Suriye’deki bu düzeni Hizbullah fikir birliğinden dolayı destekliyor ve oradan gelen sığınmacılara maalesef kapı açmıyor. Sağlık açısından ambulans dahi gönderip, onları karşılamıyor. Halkın destek olanlarını da tutukluyor.

Lübnan’daki Karışıklıkları Suriye Çıkartıyor

Lübnan’ın Trablus bölgesinde Şii-Sünni çatışmaları yaşanıyor. Bu çatışmalar Suriye’deki olayların başlamasından sonra arttı, bunun sebebi ne?

Trablus’ta Cebel Muhsin ile Tebbana diye iki bölge var. Cebel Muhsin’de hakiki anlamda, bir Şia yok. Orada bulunan insanlar Suriye rejimindeki Nusayri dediğimiz tarzda insanlardır ve asıl problemin sebebi de onlardır. Onları Suriye’deki bazı fikirdaşları yönlendiriyorlar ve bazı bölgelerde saldırılarda bulunuyorlar. Saldırı onlardan geliyor. Diğer Tebbana ve civarındaki bölgelerde yaşayan Sünniler ise yapılan bu saldırılara karşı kendilerini korumaya alıyorlar. Olayın oluş tarzı böyle gerçekleşiyor.
Bu noktada şuna dikkat çekmeliyiz. Suriye’nin, bu devrim hareketinde zaman zaman çok zor durumda kaldığı oluyor. Bu zor durumlarda, üzerindeki baskıyı hafifletmek için civar bölgelerde birtakım olaylar çıkararak, baskıyı o taraflara doğru yaymak istiyor. İşte bu sebeple bazı dönemlerde Lüban’da bu karışıklıkları çıkarmak için düğmeye basıyor. Bunun ayınısını Türkiye’de de görüyoruz. Yine kendi üzerine gelindiği zaman Güneydoğu’da PKK’yı kullanarak, Türkiye üzerine baskıyı artırdı. Bir defa da Ürdün’e saldırı oldu. Biraz rahatladığı zaman ise geri çekiliyor.

Lübnan’da çatışma çıkarmasının bir başka sebebi de, Lübnan üzerinden Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelere mesaj gönderiyor. “Bakın muhalefete destek olursanız ben sizin sınırınızda aleyhinize olacak böyle karışıklıklar çıkarırım” demek istiyor.

“Halk Hareketi Karşısında Zalim Sistem Ayakta Duramaz”

Suriye’nin gidişatı nasıl olur?

Suriye’deki direnişin ve devrimin geleceği hâlâ kapalı bir kutudur. Kimse zahiri sebeplere bakarak, bir şey söyleyemez. Suriye rejimi, “Benim mücadele ettiğim insanlar teröristirler, hükümet güçlerine karşı silah kullanan insanlardır” şeklinde mesaj yaymak istiyor. Halk ise rejimin silahlı cevap karşısında kendi canını, mahallesini korumak için silah kullanmak zorunda kalmıştır. Bu durum da sistemin lehine olmuştur. Şunu söyleyebiliriz, hiçbir halk hareketinin karşısında zalim bir sistem ayakta kalamamıştır. Ümidimiz yüksektir… Suriye’de olaylar ne kadar uzasa da sonuçta inşallah zafer devrimin olacaktır.

Etiketler:, , , ,