Özel Haber »

“Sünnilik Ve Şiilik Diye Bir Dinimiz Yoktur” Sözüne Dair İlmi Tahlil

Son günlerden çokça tartışılan “Bizim Sünnîlik diye bir dinimiz yoktur, Şia diye bir dinimiz yoktur, tek dinimiz İslâm’dır” sözünün ilmi ve tarihi açıdan tahlili.

Devamını Oku... »
Makaleler

İslam, İbadet Rehberi, Fıkıh, Akaid, Tefsir, Güncel Yorumlar

Reddiyeler

Batıl Fırkalar, Batıl İnançlar, Bidatlar, Güncel Reddiyeler, Dinler Arası Diyalog

Kültür – Tarih

İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, Padişahlar, Tarihi Arşiv belgeleri, Vesikalar, Mecmua nüshaları

Unutulmuş Sünnetler

Sünnetin Önemi, Günlük Sünnetler, Hilye-i Şerif, Siyer-i Nebi, Riyazü’s Salihin

Boykot Kelimeler

Uydurma, Yersiz, Manasız, Boykot Kelimeler

Anasayfa » Mahmudiyye Özel


Galatasaray Yangını Sultan Abdülaziz’in Ahı mıydı?

Galatasaray Yangını Sultan Abdülaziz’in Ahı mıydı?

Geçtiğimiz günlerde küle dönen Galatasaray Üniversitesi binası, Osmanlı döneminde bu binanın da dahil olduğu diğer 3 blok ile birlikte Feriye Sarayları olarak isimlendirildi.

Osmanlı Topkapı Sarayı‘nda 400 yıl kaldıktan sonra 1856’da devlet, Çırağan Sarayı‘ndan yönetilmeye başlanır. Devletin yönetim merkezi konumunda olan Çırağan Sarayı’nın kapasitesinin yetersiz olması hasebi ile Çırağan Sarayı ile Ortaköy Camisi arasına “yan saray” manasına gelen gelen Feriye Sarayları yapılır.

Geçtiğimiz günlerde yanmış olan bina ile solunda bulunan 2 sarı bina, onun yanında bir küçük ahşap yapı ve bir de o ahşap yapının Ortaköy Camisi’ne bakan tarafında bulunan dördüncü bina olmak üzere dört binadan müteşekkil Feriye Sarayları Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine kadar faal kalmışlardır.

SULTAN ABDÜLAZİZ HAN ÇIRAĞAN SARAY’INDA ÖLMEDİ
Feriye Sarayları’nın en acı hatıralarından biride Sultan Abdülaziz Han‘ın, Feriye Sarayları olarak bilinen ve malum yangında kullanılamaz hale gelen binada katledilmiş olmasıdır.

Halk arasında yaygın olanın tersine Sultan Abdülaziz Çırağan Sarayı’nda değil, intihar süsü verilerek Feriye Sarayları’nda yangında mahvolan bu binada, dönemin Sadrazamı Mithat Paşa ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Avni Paşa tarafından bilekleri kesilerek öldürülmüştür.

Hadise kısaca şöyledir; 1876’da bir gece Dolmabahçe Sarayı gemilerle sarılarak darbe yapılır ve Sultan cebren tahttan indirilir. Tahttan indirilen Sultan Abdülaziz Han Topkapı Sarayı’na götürülür, lakin o günlerde bir yaşantı olmaması ve çok soğuk olması hasebi ile Sultan Abdülaziz Topkapı’da 4 gün kalır ve başka bir yere götürülmesini ister. Bunun üzerine Feriye Sarayları’na götürülen Sultan Abdülaziz, 22 gün kadar burada kalır ve bir gece canına kıymış süsü verilerek, bilekleri kesilerek öldürülür. Binaenaleyh yıllar sonra başımıza gelen, tarihi bina ile birlikte, tarih ve ilmi de yakan bu felaket yangın akıllara bir sual getirdi; Acaba bu yangın Sultan Abdülaziz’in ahı mıydı?

TARİH VE İLİM CAYIR CAYIR YANIVERDİ VEYA YAKILIVERDİ
Cumhuriyet’ten sonra Feriye Sarayları’nı oluşturan binalar mektep olarak kullanılmıştır. Yanan bina ise 20 yıldır devlet üniversitelerinden olan Galatasaray Üniversitesi olarak eğitim hayatına devam devlet üniversitelerinden biri idi. Ortaköy’deki bu bina, zemini ahşap olduğu ve soba ile ısıtıldığı dönemlerde dahi hiç yangın geçirmemişken, aradan yıllarca zaman geçmiş, binanın içi modernleştirilip, doğalgaz döşenmiş ve yangına karşı bütün tedbirler alınmış olmasına rağmen birkaç gün önce, o müthiş tarihî bina birdenbire anlaşılmaz bir şekilde cayır cayır yanıp yakılıverdi.

Cağaloğlu’ndaki tarihî Millî Eğitim Müdürlüğü gibi, vakıfların kıymetli eşya deposu işini gören tarihî Yenikapı Mevlevihanesi gibi, tarihî köşkler gibi yanıverdi veya yakılıverdi.

Olacak iş midir bu?

Galatasaray Üniversitesi kütüphanesinde çok kıymetli bir kütüphane vardı, sadece Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Prof. Dr. Erdoğan Teziç beyler bu kütüphaneye on binin üzerinde değerli kitap bağışlamıştı. Hepsi ya yandılar, yahut yangın söndürülürken ıslanıp mahvoldular. Hadi tarihi bina bir şekilde rekonstrüksiyon edildi, lakin tavan ve duvarlardaki resimler ile kitaplar yandı, bitti ve kül oldu!

Bir husus daha var ki, söylemeden edemeyeceğim; sakın bu yanan yerlerin otel yapılması istenmesin? Zira bir zamanlar zemini ahşap iken ve soba ile ısıtılırken yanmayan o bina bugün bütün tedbirlere rağmen niçin yanıverdi? Basit ve mâsum bir elektrik kontağından mı çıktı alevler? Acaba…

Zihinlerde bu sualler dolaşırken ağlanacak halimize güldüren hatta öfkelendiren bir bildiri yayınlandı. Bildiriyi yayınlayan Galatasaray Camiasının basın bülteni. Aynen naklediyorum, bildiri şöyle;

“22 Ocak 2013’te meydana gelen yangın nedeniyle Galatasaray Üniversitesi’ndeki binamız ağır hasar görmüştür.
Camianın üzüntüsü büyüktür. Galatasaray Camiası, eğitim kurumları, eski öğrencileri, dernekleri, vakıfları, kulübü ve taraftarlarıyla en kısa sürede hasar gören binalarını yeniden inşa etme kararı almıştır. Gün birlik, beraberlik ve dayanışma günüdür. Yanan binanın küllerinden daha güçlü bir Galatasaray çıkacaktır.

Galatasaray Camiası

Bağışlar için:
Galatasaray Eğitim Vakfı
İBAN No: TR 67 0006 7010 0000 0088 3090 50”

Dikkatinizi çekti mi bilmem, lakin bildiride sivri zekalının biri “taraftar” kelimesini kullanmış. Bir kaç hatırlatma yapmakta fayda görüyorum;

1. Yanan bir kulüp binası değil!

2. Bu yangın sadece Galatasaray camiasına ait bir hadise değil!

3. Yanan bir devlet üniversitesi!

4. Yanan tarihi bir bina!

Kısaca; Futbol ile uyuşmuş insanları anlamak mümkün değil!

Vesselam…

NE VAKİT HALAS OLURUZ?

Tarihi eserlere dahi taraftar gözlüğüyle bakan holiganların normal olmadığını farkettiğimiz vakit…

Etiketler:, , , , ,