Bugün Ne Yapmalı?
1. Hiç yalan söylememeliyim. Yalan münafıklık alametidir.
2. Lüzumsuz, faydasız, hele zararlı söz etmeyeyim, yazı yazmayayım.
3. Kendimi beğenmemeliyim.
4. Az çok demeyip iyilik yapmalıyım. En azından, parktaki simitçiden bir açma almak ve aç serçelere parçalayıp ufalayıp ikram etmek.
5. Faydalı bir yazı okumalıyım.
6. İyilik yapamıyorsam bari kötülük yapmayayım.
7. Emr-i mâruf ve nehy-i münker konusunda neler yapabilirim, onları düşünüp bulmalıyım.
8. Hergün olduğu gibi, geçmiş günahlarıma, hatâlarıma, isyanlarıma üzülmeliyim.
9. Çok dikkatli olmalı ve bugün en ufak bir şekilde bile dalkavukluk, meddahlık, yalakalık, yağcılık yapmamalıyım.
10. Gıybetten, nemîmeden ve diğer lisan âfetlerinden uzak durmalıyım.
11. Bugün merhametli olmalıyım, ta ki, bana da merhamet edilsin.
12. Kendi ayıp ve günahlarımı düşünüp üzülmekten başkalarınkini göremeyeyim.
13. Benim, ebeveynimin ve bütün mü’minlerin bağışlanması için dua etmeliyim.
14. Kur’ân, Sünnet, Cemaat Müslümanlığı için çalışmalıyım.
15. Vakit bulabilirsen kaylule uykusuna yatmalıyım. Uyurken kötü bir iş yapamam, günah işleyemem. Uyku bir sığınaktır.
16. Büyük felâkete karşı insanları uyarabilir miyim? Çok zor ama yine de bir şeyler yapmalıyım.
17. Hergün yaptığım gibi akşama doğru sokakta beni bekleyen on kadar kediye yiyecek vermeliyim.
18. Büyük yolculuk için bugün azık hazırlayabildim mi?
19. İnsanların şerlerinden korunmak için değil, insanları kendi şerrimden korumak için inzivaya çekilmeli, az ihtilat etmeliyim.
20. Bugün sonunda nefs muhasebesi yapmalıyım. Bakalım kârda mıyım, yerimde mi sayıyorum, yoksa ziyanda mıyım?
Diyanet Başkanlığı’na
AŞAĞIDA anlatacağım konular dolayısıyla bir Müslüman vatandaş olarak son derece üzüntülü, kırgın ve tedirgin vaziyetteyim. Bunları Başkanlığınızla paylaşmak istiyorum:
1. Birtakım kendini bilmez, agresif medyacılar, akademisyenler, sözde aydınlar, Moiz Kohen (Tekin Alp) ağzıyla kutsal Şeriatimize saldırıyor. Şeriat nedir?Kur’ân’dan ve Sünnet’ten çıkartılmış İslâmî hükümlerin tamamına verilen ad değil midir? Osmanlıca’dan Türkçe’ye meşhur Devellioğlu Sözlüğü ne diyor:
“ŞERİAT: 1. Doğru yol. 2. Allah’ın emri. 3. Âyet, hadîs ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kaideleri.”
Bundan anlaşılıyor ki, Şeriat’i inkar eden, tahkir eden, hafife alan, ona karşı olan bir kimse kafir olur.
Hal böyle iken sayın Diyanet Bakanlığı bu konuda kamuoyunu niçin aydınlatmıyor? Niçin mukaddesatımıza yapılan saldırılara karşı ilmî cevaplar vermiyor? Başkanlık elbette polemik yapmayacaktır, elbette şarlatan dinsizlerin düşük seviyesine inmeyecektir ama mukaddesatımıza alçakça saldırılırken büsbütün susmak olmaz ki…
2. Yine birtakım kendini bilmezler, başta Ebû Hureyre radiyallahu anh olmak üzere Ashab-ı Kiram’ın büyüklerinden nice muhterem zata saldırıyor, onları hadîs uydurmakla suçluyor. Sünnet’i ve hadîsleri yıkmaya yönelik bu harekete karşı niçin ilmî ve mukni (inandırıcı) cevaplar verilmiyor? İslâm dünyasında dinsiz ve kafir oryantalistlere karşı Hz. Ebû Hureyre’yi müdafaa ve iftiraları red ve cerh konusunda nice eser ve makale kaleme alınmıştır. Bunların özeti yapılıp niçin halk bu konuda aydınlatılmıyor?
3. 1994’te Mardin Harran Ovası Kasimiye Medresesi’nde üç gün süren bir Dinlerarası Diyalog festivali yapıldı. Medresenin içindeki havuzun üzerine salaş bir köprü inşa edildi, çan ve ezan sesleri içinde, başta Fener Rum Patriği olmak üzere çeşitli kiliselere mensup papazlar, onların içinde İstanbul müftüsü de hep birlikte geçti. Bu köprü Sırat köprüsüymüş, Diyalogçular üzerinden geçip Cennet’e girmişlermiş… Diyalog konusunda Diyanet’e ağır baskılar yapıldığına dair rivayetler vardır.Lakin bütün baskılara rağmen bu gibi hafifliklerden uzak durulması gerekmez miydi?
4. Diyanet’e ilmihal, fıkıh ve tefsir kitabı hazırlayan heyetin içinde bulunan ünlü bir İlahiyatçı, müctehid olduğunu iddia etti. İçtihadlarından biri de şu: Kur’ân Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor… Başkanlık maalesef bu vahim içtihad ve iddia karşısında susmayı tercih etti. İslâm’a, Kur’ân’a, Sünnet’e böylesine aykırı bir içtihad ve iddia karşısında susmak caiz midir?
5. Ülkemizde mezhepsizlik, fıkıh düşmanlığı yayılmaktadır. Her biri yüksek dereceli, faziletli, takvalı örnek Müslüman olan müctehid imamlar aleyhinde cehalete, yalana, iftiraya, kine, garaza, kötü niyete dayalı propagandalar yapılıyor. Diyanet bu konuda Müslüman halkı niçin uyarmıyor?
6. Kendini bilmezler Ehl-i Sünnet Müslümanlığını Emevî dini olarak göstermeye yelteniyor. Diyanet’in bu gibi iftiralar karşısında da dişe dokunur bir müdafaası, cerh ve ibtali yok.
7. Bir ilahiyatçı hac ibadeti esnasında şeytan taşlama diye birşey olmadığını yazıyor. Cevap yok. Kitap da Diyanet kitabevinde satılıyor…
Maddeleri çoğaltmayayım. Yüce dinimiz, kutsal kitabımız, fıkhımız, mukaddesatımız saldırıya uğruyor, en cahilce iftiralar atılıyor, Müslümanların zihinlerini karıştırmak için şeytanca propagandalar yapılıyor. Diyanet’in bunlara mutlaka cevap vermesi gerekir.
Diyanet’e bağlı kitap dükkanlarına alınan kitaplar hakkında kaba bir eleme yapılması şarttır. Kur’ân’ı heva ve re’y ile tefsir edenlerin, Sünnet düşmanlarının, fıkıh düşmanlarının, naylon müctehidlerin kitapları alınmamalı, satılmamalıdır.
Kur’ân, Yahudileri ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor demek ne demektir? Böyle bir iddia bizzat Kur’ân’a aykırı değil midir? Sünnete aykırı değil midir? Diyanet böyle iddialar ihtiva eden (içeren) kitapları nasıl satabilir? Bunları okuyup sapıtacak vatandaşların vebali kimin üzerine olacaktır?
Birtakım İlahiyatçılar Yahudilik de haktır, Hıristiyanlık da haktır, üç hak İbrahimî din vardır. Bunların mensupları (bağlıları) ehl-i necattır, ehl-i Cennet’tir diyor.
Dinî bir cemaatin günlük gazetesinde “Ehl-i Kitab ile Aramızda Amentü Konusunda İttifak Vardır” başlıklı bir yazı kaleme alındı. Bu yazıda Tevhid ile Teslis bir tutuluyor. Peygamberimize iman etmeyen, aksine O’nu inkar ve tekzib edenlerle nebilere iman konusunda ittifak halinde olduğumuz idida ediliyor. Diyanet bu saçma iddialara niçin cevap vermemiştir?
Etiketler:tavsiyeler